‘Günden Kalanlar’ Ishiguro ile tanışma kitabımdı. Kitabın ilk sayfalarında okumaya devam edip etmemek arasında oldukça kararsızdım. Bana bir şeyler katabileceğine dair umudum kırılmıştı. Ama başladığım kitabı yarım bırakamama gibi bir huyum olduğu için mecbur devam etmek zorunda hissettim.
Aslında bazı yönlerden oldukça iyi olmuş devam ettiğim. Bana tarzı farklı gelen bu kitabı anlatacak çok şey var. Ama bunun için uzuuun bir incelemenin, saatler sürecek bir grup konuşmasının olması gerek sanırım. Yalnızca dikkatimi çeken noktalara değinmek istiyorum.
Farklı bir roman karakteri olan Stevens’ı analiz edebilme fırsatı yakaladım. Farklı diyorum çünkü basmakalıp fikirleri ve işi konusundaki saplantılarıyla oldukça eşsiz birisi halini aldı gözümde. Aslında bir ara karşıma Stevens’ı alıp sarsmak ve ona sadece mantığıyla hareket ettiğini biraz olsun duygularını da kullanması, yaşaması gerektiğini söylerdim. Stevens duygusuz birisi değil, özenle duygularını bastıran birisi.
İngiliz malikânelerinin son büyük başuşaklarından olan Stevens, Amerikalı işvereninin isteği üzere eskiden birlikte çalıştığı kahyayı ziyaret etmek amacıyla bir seyahate çıkar. Yol boyunca karşılaştığı manzaraların ve insaların yarattığı izlenimleri anılarıyla ve mesleğinin gerekleriyle ortaya serer.
Bu yaşantılarda biraz daha farklı davranabileceği anıları irdeler. Örneğin şöyle der; “Bayan Kenton’ın akşamları yeniden bir araya gelmemizi önerdiği pek çok seferde yumuşamış olsaydım durum ne olurdu?” (sf. 149)
(Spoiler) Bay Stevens o kadar inatçı(!) ve işine mükemmelliyetle bağlanmış bir ‘vakar’ ki yaşamında ne olursa olsun duraksamadan, işine devam ediyor. Öyleki babasının fenalaştığı ve aynı günde öldüğünde bile eve gelen önemli konuklarla ilgilenmekle kalıyor. Buralarda geçen ve beni etkileyen şu konuşmayı alıntılamak istiyorum:
“Stevens, iyi misin?”
“Evet, efendim. Çok iyiyim. “
“Ağlıyor gibisin. “
“Güldüm, bir mendil çıkararak yüzümü çabucak sildim. “Çok özür dilerim efendim. Yorucu bir günün gerilimi yalnızca.” (sf. 92)
Alt metinde yatan duyguları analiz etmeyi sevdiğim için kitabı da beğendim diyebilirim. Ha birde unutmadan, günün sonunda geriye şöyle bir baktığımızda ne için yaşadığımızı, ve koskoca bir ömrün nasıl geçtiğini görmek için hayatımızdaki dönüm noktalarımızı dikkate almak gerekiyor sanırım.
Kitapla kalın. :)