Gönderi

424 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
ince zar(waauuw)
¶¶Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”¶¶ "İlerle" demişti adam. "Sakın arkanı döneyim deme. Sadece İlerle." Arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin başladığı an olacaktır. " Giriş efsane değil mi sizce de? :))
Serkan Karaismailoğlu
Serkan Karaismailoğlu
bu işi çok iyi yaptığından artık zerre şüphem yok. Kendisini ilk
Kadın Beyni - Erkek Beyni
Kadın Beyni - Erkek Beyni
kitabıyla tanıdım ve bu denli bir anlatım, üslub, yer yer kurgu sisteminin işleyişi, aktarılan bilgilerin masalsı hali argümanların şaşırtıcı tekniği okuyucu alıp götürüyor cidden. Kitabın ikincisi olan
Arachnoid Mater
Arachnoid Mater
'i ise okumak için fazla beklemeyeceğim. Pia Mater. Yazarın tanımıyla bir Nöro Roman. Yine onun tanımıyla, sinirbilimsel gerçeklerin, belli bir kurgu ve hayali karakterler eşliğinde okura sunulduğu roman türü. Yazar romanı yazma amacı hakkındaki soruya tek cümleyle cevap veriyor: “Limbiğe dokunmak istedim... " Hikâye bir yana “İşlevsel” denilebilir Pia Mater için. Pek çok bilgi, hikâye akışının içinde son derece anlaşılır bir dille aktarılmış. Öğretiyor Serkan Karaismailoğlu. Bir yandan hikâye anlatırken diğer yandan öğretmek için takdire değer bir çaba gösteriyor. Üstelik her bilimsel tespitten söz edişinde kaynak gösteriyor. Ancak yazarın ilk kitabında düştüğü bir not var. Bütün bilimsel gerçeklere “şimdilik” kaydıyla yaklaşıyor. Söz konusu bilim olduğunda değişmezlikten söz etmek mümkün değil. Bu bakımdan yazar, bazı konulara farklı bakış açıları getiriyor yani bir nevi kesinliğe bağlamaktan kaçınıyor. Yine de kesin olarak kabul görecek pek çok saptamayla karşı karşıya kalıyoruz. Müziğin insan beyni üzerindeki etkisi bunlardan biri… Yazar bu etkinin evrensel olduğunu ifade edip araştırma sonuçlarıyla tespitini destekliyor. Müzik dinleme esnasında beynimizde olup bitenleri şöyle özetliyor: “Beyin görüntüleme üzerine yapılan yeni çalışmaların bizimle paylaştığı sonuçlar inanılmaz aslında. Normalde beyin görüntüleme sırasında bir iş yaptığında, beyninde o işi yapmakla sorumlu bölgeyi renkli bir şekilde görürüz. Aktif bölge dışında beynin geri kalan büyük kısmı karanlık görünür. Sadece müzik dinleyenlerin beyninden elde edilen görüntüleri kesinlikle görmen lazım. Beyinde birbirleriyle alakası olmayan birçok bölge aynı anda aktifleşiyor ve karşımıza rengârenk bir beyin görüntüsü çıkıyor. Sanki nöronların, beyninin içinde senden habersiz devasa bir parti veriyorlarmış gibi. Diğer taraftan bir de senin yaptığın gibi bir enstrüman çalma durumu söz konusuysa işte o zaman beyin tam bir karnaval alanına dönüyor. Niye biliyor musun? Çünkü bir müzik aleti çalmak işitsel, görsel, duysal ve motor korteksin hep beraber çalıştığı oldukça etkili bir egzersizdir. Haftada sadece bir saat enstrüman çalmanın bile birkaç ay sonunda beynin hafıza, işitme ve motor işlevlerinden sorumlu bölgelerinde büyüme ve aktivite artışı sağladığını biliyoruz.” Bir başka konu solaklık. Solaklar diğer insanlara göre daha zeki olabilir mi? Böyle bir kabul var ancak bir başka görüş de zekâ açısından avantajlı olanların evrimsel olarak çoğaldığını, ne var ki solaklık oranının ilkel insanların yaşadığı dönemde de, içinde bulunduğumuz dönemde de aynı oranda görüldüğünü ileri sürüyor. Bu konuda çarpıcı bir tespitse bebeklerin ultrason görüntülerine bakarak doğduktan sonra solak olup olmayacağının anlaşılabilme ihtimali. Bebeklerin anne karnında parmağını emdiği biliniyor. Bebek hangi elinin parmağını emiyorsa o tarafı baskın olarak kullanacağı belirtiliyor. Aslına bakılırsa bir tarafın baskın olması insana has değil, doğadaki tüm canlılarda görülüyor. “Beklenti Etkisi ya da Kendini Gerçekleştiren Kehanet…” Bir kısım okurların aşina olduğu kavramlar bunlar. “Sen bir şeye inandığında bu durum farkında olmasan bile davranışlarına yansır ve çevrendekileri de etkileyebilir. Mesela falında sevdiğin kişi ile büyük bir kavga edeceğin söylensin. Sen bu söyleme inandığında artık tüm davranışların bu şekilde gelişir. Acaba sana olan sevgisi mi bitti, yoksa başka biri mi var derken her olaydan anlam çıkarma kaygın sonunda bir şekilde kavgaya neden olacaktır zaten. Aslında bununla ilgili en iyi örnek; Matrix filminde Neo’nun Kâhin ile ilk tanıştığı andır. Filmi hatırlar mısınız bilmiyorum, konuşmanın bir yerinde Kâhin, Neo’ya “Vazo için endişelenme” der. Neo “Ne vazosu” diye etrafına bakınırken aynı anda yanında bulunan vazoya çarpar ve yere düşürür.  Neo merak içinde Kâhin’e bunu nasıl bilebildiğini sorar. İşte orada Kâhin’in verdiği cevap tüm durumu özetler aslında. “Acaba ben ‘Vazo için endişelenme’ demeseydim yine de vazoyu kırar mıydın?”Tekrardan izlemek istediniz değil mi? :)) Dopamin kimi insanda konforla açığa çıkar kimi insanda yiyecekle. Kimisindeyse dopamin bilginin ta kendisidir. Bilgiyle mutlu olanlar bu kitabı mutlaka okumalı diyerek kitaptan birkaç alıntıyla bitirmek istiyorum. “Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu, seveceği insanı bulamadığında, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar. Hoşlanma hissini aşk sananlar.” ”Aslında vücudumuzda her duygu bir nörotransmitter salgılıyordu. Bu nörotransmitterin de doğrudan ya da dolaylı olarak feromonlarımıza etkisi vardı. Yani heyecanlanan bir insanla, korkan bir insanın kokusu aynı değildi. Heyecanın da kendisine ait bir kokusu vardı, korkunun da.” “Ama bildiğim ve emin olduğum tek bir şey var. O da insan denen acımasız canlının doğadaki güzel olan her şeye nefreti. Ben böylesine büyük bir vahşet görmedim biliyor musun? Sırf güzel gözüktüğü için bir çiçeği çok rahat koparabilir insan. Onu kopararak öldürmüş olma fikri o kadar uzaktır ki ona. Umurunda bile değildir. Doğanın en güzel yerlerine kendi gri taş bloklarını döşer. Çünkü insan denen canlı sorumsuzdur. Güzellikleri tek tek yok etmeye bayılır.” “İnsan var oldukça, müzik varlığını sürdürmek zorunda. Evrenin kendisi bir şarkı söylüyor ve tüm galaksiler bu şarkıyla birbirleri etrafında çılgınca dans ediyorlar. Tıpkı elektronların atomun çekirdeği etrafında dans etmesi gibi.” ¶¶“Onca yıl boyunca öğrendiği en önemli şey; karşında eğer ağlayan bir kadın varsa – asla ağzını açma, belirli bir miktarda hüzünlü hisset ve kafanı hafif bir açıda eğerek onu onayla – davranışıydı. "¶¶ Okur kalın...
Pia Mater
Pia MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 201914.5k okunma
··
16.1k views
Lina okurunun profil resmi
Bu incelemeden sonra mutlaka alınıp okunacak. Emeğine sağlık 🍀👏📖
Ayfer okurunun profil resmi
Teşekkürler kuzum, emin olunsun ki pişmanlık duyulmayacak. Şimdiden keyifli okumalar tatlım. 💜🍀✌️
Ayfer okurunun profil resmi
Asel
Asel
Özlem Uslu
Özlem Uslu
https://1000kitap.com/KitapIarinEfendisi @LinA8172 İncelememi size atfediyorum. Okumak zorunda kalırsınız inşallah. 😅😅
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık Ayfer Hanım. Vallahi ben merakla üçüncü kitabı beklemedeyim. (:
Ayfer okurunun profil resmi
Teşekkürler. :)) İkinci kitabı biraz ağırdan almalıyım o zaman, beklemek kolay olmayacak. 🤗🍀
Ays okurunun profil resmi
merhaba, inceleme için elinize sağlık. bir sorum olacak; giriş cümlesi "arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin bittiği an olacaktır." şeklinde mi gerçekten? :) eğer öyleyse anlam bozuk gibime geldi.
Ayfer okurunun profil resmi
Yorum ve görüşünüz için teşekkür ederim. Ve de yanlışı fark edip uyardığınız için, düzenledim. :)) 🤗🍀
Kübra ÇETİN okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş, teşekkürler.
Ayfer okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. 🤗🍀
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.