Herbert Marcuse, Thedor Adorno, Erich Fromm, Jürgen Habermas, Max Horkheimer gibi düşünür ve filozofların bir araya gelerek, ikinci dünya savaşı gibi ağır bir süreçte Almanya'da başlattıkları ve -Eleştirel sosyal teori- düşüncesini ortaya koydukları, bu süreç içerisinde kapitalizm'e olduğu kadar faşizm'e de karşı eleştirilerini yoğunlaştırdıkları, eleştirel sosyal teorinin gereği olarak marksizm'i de eleştirerek tüm hakim ideolojilere karşı özgür aklı savunmaya çalıştıkları enstitünün adıdır Frankfurt Okulu. Düşüncede kalmayarak eylemsel olarak da ortaya çıkan bu yürekli insanlar, şu sözde birleşmiş ve bu çağdaş düşünce ve felsefe dünyasında sarsıcı bir etki yaratacak olan fikri ortaya atmışlardır; İdeoloji Yanlış bilinçtir. Frankfurt Okulu, özünde bir sosyolojik pozitivizm eleştirisi barındırır. Comte'un ortaya attığı sosyolojik pozitivizm, toplumdaki mevcut durumun tahlili ve savunmasını yapmak iken eleştirel teori, tahlil edilen durumu aşmak ve daha aşkın bir gerçekliğin varlığında yeniden yaratmaktır. Dolayısıyla bilginin bilinmesi somut olanın bir yansıması olarak değil de öğrenilerek elde edilen ve inşa edilen bir olgudur. Bu yüzden Frankfurt Okulu'nun özsel duruşu mutlak eleştiri üzerinedir. Buradan hareketle Frankfurt Okulu düşünürleri, Marx, Hegel ve Weber okumaları yaparak dönemin ve günümüzün ideolojik ve ideoloji-sonrası durumları üstüne çok değerli eleştiriler sunmuşlardır. Tabi her şeyde olduğu gibi Marksizm üstüne getirilen eleştiriler de haklılığı tartışılmaz olunca bir süre sonra yeni marksist akımın öncüleri olarak bu okulun düşünürleri anılmaya başlandı. Ancak durum o değildi ve bu felsefe okulu 1929 buhranıyla birlikte bu duruşlarını daha net bir şekilde ortaya koymaya başlamışlardı. Bugün bir çok ideolojinin (hakim ideoloji de dahil) cevap veremediği bir çok toplumsal ve bireysel soruna felsefe cevap vermekte ve bu çağdaş yorumlar Nietzsche zemininde Frankfurt Okulu üzerinden gidilerek verilmiştir. Elbette okulun Marksizmden etkilenmediğini söyleyemeyiz ancak bu etki onu da eleştirme ve onu aşmaya götürmüştür okulu. Okurlar için muazzam bir kaynaktır Frankfurt Okulu. Her düşünürü ayrı ayrı okumak, onları çözümlemek, Okulun yarattığı ekolü eleştirerek onu geliştirmek ve aşmak hedef olmalı diye düşünüyorum. Bu okulun, üniversitede hemen her ders yılında karşımıza çıkan, öğrenciyi zorlayan bir işlevi vardır. İyi ki de vardır. Bu sayede insan gelişim yada stabil kalma tercihini kendinde buluyordu. Bilemiyorum devam ediliyor mu bu okul üzerinden ders anlatımları yapmaya ancak benim için Amerika'ya gönderilen tezimin konusu olması vesilesiyle hayati derece önem arz ediyor. Çok etkiledi beni yukarıda saydığım düşünürler. Nietzsche'den sonra okunması gerekenler bir okul altında toplanmış. Kitabı da dahil olmak üzere bu düşünürleri mutlaka ama mutlaka okuyun derim. Keyifli okumalar diliyorum.

Frankfurt OkuluEmre Bağce · Doğu Batı Yayınları · 201521 okunma

·

137 görüntüleme

Bu yorum görüntülenemiyor

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Uğur De Molinari