Bazı diziler olur, konusunu falan severseniz ama başrole sinir olursunuz. İşte bu kitap da benim için öyle oldu. Kitapta olaylar ve akış ön planda. Evsiz bir adamın cinayetiyle başlayan ve ünlü bir aktörün cinayetiyle devam eden olaylar sizi içine çekiyor. En güzel kısım ise her şeyin açıklığa kavuştuğu son bölümler. Ana karakterimiz olan polis dedektifi Gemma Woodstock psikolojik anlamda sorunlu bir polis dedektifi. Aynı zamanda insanlarla iliskerinde bencil ve umursamaz. Aynı zamanda yargılayıcı. Sanki kendisi birilerinin hayatında olmasa bile başkası da olmasın kafasında. Ama bu arada kendisi de istediği gibi takılıyor. Kısaca bir çekilmesi zor biri. Gemma bunalımlı, çevreye karşı soğuk, kendini kapamış genç bir polis memuru, aynı zamanda bekar bir anne. Gemma böyle bir insanken kendisi gibi arıza olan iş arkadaşı Fleet'i eleştirmesi de sinir bozucu. Gemma kendisinin yaşadığı içsel sıkıntıları kabulleniyor ama benzer şekilde başkasında görünce kabullenemiyor. Gemma kendi iç dünyasındaki çalkantılarla mücadele ederken karşılaştığı cinayetleri de iş arkadaşılariyla çözmeye çalışıyor. Neden baş rolde böyle bir polis var anlayamadım. Olayları çözüşünde veya araştırmasında da özel bir yan yok. Tam da bir cinayet soruşturması ortasındayken saldırıya uğraması ve hiçbir şey olmamış gibi davranması da baya saçmaydı. Polissin bir de. Kimsenin haberi olmadan hastaneden çıkıp işine baktı. Bu da vaka için önemli bir şey olabilirdi sonuçta. Bu saldırı ve zanlı konusunda hiçbir şey yapmadı. Ama arkadaşlarından biri genç kızların gece sokakta dolaşmamasi gerektiği konusunda konuşunca da karşı çıkmak istedi. Halbuki kendisi de bir gece saldırıya uğradı ama bu konuda hiçbir şey yapmadı. İronik gerçekten. Gemma başlı başına bir ironi. Garip halleri olmasa başrol sayılmazdı bile.

Gecenin İçindenSarah Bailey · The Roman · 2019138 okunma

·

28 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Esra