Ahmet Hamdi Tanpınar a yazılmış bir metin okuyacağınızı düşünerek yola çıkıyorsunuz ve önce
Mahur Beste deki,
Saatleri Ayarlama Enstitüsü ndeki,
Beş Şehir deki,
Huzur daki,...
Ahmet Hamdi karakterleriyle geziyor gibi, sanki onları yakından tanıyormuşsunuz da tanıyan başka biriyle sohbet ediyormuşsunuz gibi, yer yer onların dedikodusunu yapıyormuşsunuz gibi bir duyguyla devam ediyor yolculuğunuz.
Her sayfayı çevirişte başka başka hallerini okuyoruz Tanpınar ın.
Her sayfada başka biriyle olan benzerliğini, farklılığını, ya da bir anısını okuyoruz.
Gustave Dore, Cahit Sıtkı
Marcel Proust, Yakup Kadri
Çolpan İlhan, Yahya Kemal
Bach, Lütfi Kırdar
Adalet Cimcoz, Virginia Woolf
Attila İlhan, Sabahattin Ali
Hasan Ali Yücel, Yaşar Nabi
Gerard de Nerval.....
ve daha pek çok isimle dolu dolu bir yaşam öyküsü.
Tanpınar ın yazım süreci, öğretim üyeliği, öğrencileri ile iletişimi, kendi kendine karaladığı güncesi, ölümüyle yarım kalan kitabı, kumara düşkünlüğü yüzünden parasızlık çekip yaptıkları, karakterlerini oluşturma süreci, kıskançlıkları, rekabetleri, tanınmaya başlaması... her insanın yaşayabileceği pek çok yaşantı ve ölüme gidişi... Bunların hepsi onunla hiç tanışmamış birinin kaleminden anlatılıyor.
Kitabın dilini sevmedim. Yarım kalmış cümleler, cevapsız kalan sorular, konudan konuya atlayışlar rahatsız edecek kadar çoktu bana göre.
Ahmet Hamdi Tanpınar sevenlere, onu daha yakından tanımak isteyenlere tavsiye edebilirim.
Herkese keyifli okumalar...