Babaya Mektup, Franz Kafka'nın 1919 yılının Kasım ayında kısa bir süre içinde babasına gönderilmek üzere yazdığı bir mektup; fakat sahibine hiçbir zaman ulaşamamış, ulaştırılmamış bir mektup. Bu haliyle kitap hiçbir edebi kaygı taşımadan, içindekileri dökmek suretiyle yazıldığından Kafka'nın hayatına dair birinci elden biyografik bir eser haline geliyor. Kafka'nın hayatının 1924'te bir sanatoryumda, hala genç sayılabilecek 41 yaşında sonlandığını göze alırsak bu eser ölmeden beş sene önce kadar kaleme alınmıştır. Ünlü eserlerinin bir kısmını henüz yazmamışken, "Dönüşüm" adlı belki de en ünlü eserini yayımlamıştır. Bu kitap babasına duyduğu tüm hislerin, tüm çocukluk anılarının ani bir patlamasıyla hızlı bir şekilde yazılmıştır. Bu sebepten Kafka'nın psikolojisini anlamak, yetiştirilme koşullarını görmek ve en önemlisi babasıyla olan çatışmasının hayatını nasıl etkilediğini kavramak açısından önemli bir yere sahiptir. Ama yine de Kafka tüm hayatını şekillendiren şeyin babasıyla olan ilişkisi olduğunu reddetme eğilimindedir, kitapta bunu şu şekilde açıklar: "Yalnızca senin etkin yüzünden böyle bir kişi olduğumu söylemiyorum tabii ki. Bu fazlasıyla abartılı olurdu (ki bu abartıya yatkınım üstelik)." Kitap temelde Kafka ve babası arasındaki ilişkiyi görmemizi, Kafka'nın hayatını daha iyi anlamamızı sağlasa da tüm olay bundan ibaret değildir. Belki de evrensel bir sorun olan ("Baba-Oğul" demeyeceğim) "Baba-Çocuk" ilişkisini de irdelememize sebep olur. Herkesin her halükarda bir babası olmuştur ve babasını tanıdıysa eğer mutlaka bir takım çatışmaları da olmuştur. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, bir şeyler düşünebileceği eser haline gelir bu noktada kitap. Belki de tüm babaların, baba adaylarının daha dikkatle okuması gerekir. Ben her Kafka severe Kafka'yı anlamak, ve geri kalan herkese de ilişkileri düşünmek için tavsiye ederim bu kitabı, İyi okumalar.

Babaya MektupFranz Kafka · Can Yayınları · 201940,6bin okunma

·

27 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Beyza