Tebessüm etmekten yüz kaslarınızın ağrıdığı oluyor mu hiç?
Benim bazı kitapları okurken, bazı dostlarla birlikteyken, bazı suskunluklarda ve bazılarını seyrederken, sık sık oluyor...
Günlerdir elime geçmesini bekliyorum. Oradan öyle görünmediğini biliyorum ama bir kitap siparişi için bile vakti denkleştiremiyorum. Sonunda başarmış olsam da, bir kasabanın ücrasında yaşamanın faturası, faturalarla birlikte kargocuların da hızla gözden kaybolmalarıdır. Hiç biri elinize ulaşmaz, bu yüzden bütün kargo şubelerinin kimisiyle ahbap, kimisiyle hasım olursunuz :) En sonunda bugün akşam saatlerinde elime ulaşan benim kıymetlim, şimdi ilk buluşmanın verdiği coşku ve her kavuşmanın izbesinde pusuya yatmış hüzünle başucumda...
Şiirlerin bir kısmını şiir okumasını çok iyi bilen bir adam okudu bana ve çoğuna kem küm edip, "ben şiirde imge ve düşüncenin kapılarını zorlayan bir uslup seviyorum"; diyip bir çok örnekle çaktırmadan sevdiği şiirleri ziyaret etmenin keyfini sürmüş olsa da... :) Benim için hep tanıdığım Karal şiirine, bir cila gibiydi...
Kendisinin şiiri üzerine fikirlerimden ziyade, eserin bende koşturup yorulduğu mananın perdesini aralamak niyetindeyim.
Bir şiir kitabı sizde yenilenmişlik hissi yaratıyorsa ufaktan bir terapiyle şair size kıyak geçmiştir. Ya da sözün külçelerini ruhunuza kamyonla boşaltıp, kendisi hızla olay mahalini terketmiştir ki, her okur gibi ilkini tercih ederim...
Sordu bana Karal ilk şiiriyle, bir gizli konuşmaya hazır mısın? Bu o kadar gizli olsun ki mağaranın kapısındaki son kuşları da uğurla gitsin... Bir süre içinden bile konuşmayı kes, insan susturamayacaksa kendisini, susmak da riyadır. Kadife yalanlar çağında, sırmadan bir suskunluğun kime zararı olur... Olmaz diyor şair, ıslığını yükselterek...
Şiirlerde dolu bir zihnin izleri görülüyor, felsefeyle, sinemayla, resimle ve müzikle dozunda ilgilenmiş, onları aralara sokuşturmaktan ziyade, sıraları geldikçe ışığı yananı konuk etmiş, doğal gelişmiş her şey, yorulmamış... Fakât hep daha derine yürümüş, ve şöyle demiş bundan söz ederken;
"Anılarım varmış
El feneriyle indiğim
Depoda
Sırtıma yüklüyor
Taşıyorum yukarıya
Ağır hepsi
Merdivenlerde
Yabancı bir
Ayak izi
Her iniş çıkışta,
Değişiyor sanki."
Değişen ayak izleri kısmını okuduysanız eğer, içinizde bir yürüyüş başladı demektir, o yüklerden bir kaçına olsun yetecek bir cesaretle...
Metaforların genişliği, dünyanın darlığına el uzatıyor ve 'kimim ben' sorusunu, ölünmeyecek makul bir kedere dönüştürüyor. Şairin en büyük iyiliği bu, vardığı son yolculuklardan rüyanıza sızıp, elinizde ki haritaya eklemeler yapıyor, bozuk pusulanızı hoş görerek onarıyor.
Bir dize, ömrün bir parçasıdır. Suya atılsa da zaman, bırakılsa da... Kim iddia edebilir, masa başında yazılmış bir şiirin yastıktakinden daha mükemmel olduğunu :)
Tarihin sayfalarından benzersiz sahneler, olağanüstü roller buluyor bu şiirde... Cevdet Karal şiiri, bundan 100 yıl sonra değil, hemen şimdi görülsün isterim, hemen şimdi durdurak bilmesin, ardına düşülsün isterim... Biraz sitem var şairden okuruna, bunu anlayabilenler, duaya durabilirler acilen :) Ama benim de bir önerim var kendisine, her şiirin can verdiği öykü öylesine yaşıyordu ki, belki birgün öykü kitaplarını da okuruz...
Hölderlin rüzgarları esiyor bazı şiirlerinde, mistik olanın coşkusu, akli olanın durağanlığına bırakıyor kendini... Gizli bir anlaşma varmış gibi, tılsım düşüncenin yerine imza atıyor. Sezgi, gerçeğin sınavlarına giriyor...
Karal şiirinde betimlemeler dahiyane, eğer bu alanda tek isim dersek, diğer şairleri yüreklendirmiş oluruz.
Cüreti, onu geri dönüşü olmayan bir yola değil, daha evvel yürünmeye cesaret edilmemiş bir yola sevkediyor, bilgeliğin kıldan ince, kılıçtan keskin geçitlerinden, mananın görülmemiş cennetlerine...
Şiir açmazlara girmiyor bu yüzden birbirinin tekrarı, çağdaşı şiirlere benzemiyor. Başka bir çizgi buluyor, cızırtısı azalma eğilimi gösteren bir frekansın gönüllüsü oluyor...
Dizelerde parlayan ironi benzersiz. Nef'iden sonra gelebilecek hiciv ustalarından birisi daha, güçlü bir yatak bulmuş kendine, gürül gürül akıyor...
Her ne kadar, şairliğinin kabulü reddedilmiş olsa da* o kendi performansını onaylıyor :) Fakât bana kalırsa 'filozof bir şair' kendisi.
"Denge,
İnsanın zihninde,
İpin bir ucu geçmişte,
Bir ucu gelecekte
Ve aynı uç ikisi de."
Hem her mevzuya ince ve derin bir nazarla eğilen gelenekseli, hem de düşünsel motifleri öne çıkaran moderni aynı ipin iki ucu gibi himayesi altına almış, yepyeni bir şiir ekolü.
Şimdi ey okur!..
İçinizden bir ses," Sen aşkı unuttun!" diye haykırıyorsa eğer, bilin ki hiçbir şey bitmiş değil...
Keyifle okuyun... :)
Derin saygımla...
*Bu söylem bir şiire atıftır.