Gönderi

F Tipi = Diri diri mezara gömülmektir.
"Ve etrafımda sadece o masa, dolap, yatak, duvar kâğıdı, pencere vardı, aklımı dağıtabileceğim ne bir kitap ne bir gazete ne yabancı bir yüz ne bir şeyler yazmak için bir kurşun kalem ne de oynayabileceğim bir kibrit vardı, hiç, hiç, hiçbir şey yoktu. İşte ancak o zaman, otel odası sisteminin ne kadar şeytanca ve psikolojik açıdan ne kadar öldürücü olduğunun farkına varmıştım. Toplama kampında olsaydım muhtemelen ellerim kanayana ve ayaklarım ayakkabımın içinde donana kadar el arabasıyla taş taşımak zorunda kalırdım, iki düzine insanla birlikte, kokan ve soğuk bir yere tıkıştırılmış olurdum ama en azından birkaç insan yüzü görürdüm, bir tarla, bir el arabası, bir ağaç, bir yıldız, izleyebileceğim herhangi bir şey olurdu. Oysa burada yerinden kımıldamayan aynı şeylere bakıyordum, aynı, hepsi aynı, iğrenç derecede aynı. Burada beni düşüncelerimden, kuruntularımdan ve hastalıklı yinelemelerden uzaklaştıracak hiçbir şey yoktu. Onların istedikleri de tam da buydu. Düşüncelerim boğazımı sıkıp duracaktı, ta ki artık nefesimi kesene ve onları kusmak zorunda kalana kadar, her şeyi, bilgileri ve insanları teslim etmek için istedikleri her şeyi söyleyene kadar." 2000'li yılların başlarında F tipi cezaevlerinin yılmaz savunucusu ve "lüks otel" benzetmesini elindeki medya olanaklarıyla her yerde dile getiren Tuncay Özkan'ın kulakları çınlasın. O "lüks odalara" girmemek için 1996'da 12, 2000'deki ölüm orucunda ise 122 yurtsever devrimci insan şehit oldu. Hayatın cilvesine bakın ki devran dönüp, kendisi o "lüks otel" hücrelerine tıkıldığında, "insan haklarına" aykırı diye şikayet edip, yaygara koparıyordu.
Sayfa 51 - Olimpos YayınlarıKitabı okudu
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.