Gönderi

119 syf.
8/10 puan verdi
"Sana sarılıp yatarsam, çocukluğumdayım." ( S. 14 ) Gidipte kalmak istediğim tek yer olabilir çocukluğum. O zamanlara dair anılarım çok net ve evet şanslıyım ki aynı zamanda çokta keyifli. Yaşadığım her şeyin beynime kodlanmış bir kokusu var sanki. Bazen kendi irademle gidiyorum o günlere, bazen de hiç beklemediğim anda bir koku, bir ses ya da bir görüntü çekiveriyor beni çocuk halimin kucağına. Çocuk olmak demek tüm çakralarının henüz tamamen açık olması demek. Belki de o yüzden yaşanan her şeyi büyük büyük hissedip hatırlıyoruz. Henüz kirlenmemiş, kirletmemişsin. Ayağın tökezlememiş, dilin sürçmemiş. İyi ve güzel görünen hiçbir şeyden şüphen yok, ne güzel... Satır aralarını okumaya başlayana, gözlerin ardındaki niyetleri sezmeyi öğrenene kadar rahatsın. Üstelik böyle yaşamanın bir sonu olduğundan da habersizsin. Elbette her çocuk aynı şartta yaşayıp gelişmiyor ama süreç genel olarak aynı, zamanlama farklı... İşte bu noktada düşünüyorum; bizi o günlere götürebilen insanlar kimler? Herhalde huzur bulduğumuz, olduğumuz gibi kabul edildiğimiz, hesapsız kitapsız ilişkiler. Ama işte ya çok az böylesi ya da hiç yok. Sanki saklambaç oynarken saklandığı yerde uyuyakalmış da bir türlü bulamıyoruz gibi. Okuduğum bu kitap en çok bunları hissettirdi bana. Eski kentler, eski sokaklar, insanlar, anılar, bahçeler, düşler, acılar, eski sevgiler. Eski, eski, eski... Evet hepsi eski... Tezer Özlü'nün kelimelerini kaybederek, zaman zaman bölük pörçük yazdığı yirmi üç kısa anlatısı hep bu minvalde dönüp dolaşıyor. Bulmak istediği her şeyi hep yaşanmışlarda arıyor. Acıyı, özlemi, derin ilişki ve sevgileri, inişleri çıkışları... Lakin tek bulduğu yabancılık, iğretilik, yorgunluk... Bu anlatılarda zaman ve bilinç kavramı kasıtlı olarak karıştırılmış. Yazılarında keskin başlangıçlar ve sonlar yok ama duygudurumunun ağırlığını net hissettiriyor okuyucuya. Ölüme giden yolda yorgun, ruhsal olarak sarsılmış ilerlediğini anlayabiliyoruz. Kayboluyor gibi ama aslında kaybolmuyor. Anlam katabildiklerimizle güzel şeyler düşleyelim... Meyve bahçeleri, iyot kokuları, bize ışık olan değerli anlar... Ve mutlaka; yalnız kendi sesini duyanlar uzak ola... "günlerce kendi kendime mırıldanıyorum yazamıyorum bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan uzak" ( S. 31 ) Keyifli okumalar...
Eski Bahçe Eski Sevgi
Eski Bahçe Eski SevgiTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 20183,502 okunma
··
336 views
Alyoşa Karamazov ☼ okurunun profil resmi
Ben büyüyordum. O ölüyordu. Eski Bahçe Eski Sevgi, Tezer Özlü
Bendis okurunun profil resmi
Ölüme ölmemekle karşı çıkıyorum. Ölmemek de bir çeşit ölüm mü?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.