Şehrin son ışıkları da söndü.
Kaç zamandır şehrin gürültüsü de yok.
Kalabalık dersen;
Zaten kimse kalmadı bu trende.
Bir ben kaldım,
Bir sessiz ve derin gece,
Bir de; içimi kavuran o tek hece…
Eskiden kalma birkaç yürek ağrısı
Ve yavru bir kedinin umutsuz çağrısı
Bir de şairin dediği gibi;
Serseri kaldırımlar diyeceğim ama
Çıkmaya mecalim yok;
Böyle bir başımayken…
Her kaldırım senle dolu
Her taşında, her karışında senli anılar var zaten.
Aslına bakarsan bu evde senle dolu;
Hiç gelmedin ama ev sana alışık…
Bu oda, bu duvarlar, gıcırdayan kapılar,
Yarı açık, kapanmayan pencereler,
Duvardaki boydan boya çatlaklar,
Hatta şu uyuyan insanlar bile sana alışık…
Her ne kadar gözlerimden okunacaksın diye
Bakışlarımı sakınsam da;
Herkes farkındaydı;
İçimde kendilerine yabancı bir varlığın büyüdüğünün…
Çok konuşuldun, çok düşünüldün,
Düşlendin bu köhne evde.
Her sigaranın dumanıyla sindin duvarlara,
Perdelere ve her yere…
Uzun zaman dilimden sakınsam da;
Gözümden taştın;
İçime sığmadın ve neticede taştın benden…
Gözümden, dilimden, elimden, kalemimden,
Her yerimden ve her yerden taştın…
Volkandım sanki
Ve içime sığdıramadım seni, patladım,
Olmadık yerlerde ve olmadık yerlere…
Artık sadece içimde yaşadığım
Ve yaşattığım bir sır olmaktan çıktın...
Bir zamanlar;
Kendi sınırlarımızda özgürdük ama biz bize…
Şimdi yoksun
Ama sensiz; özgürce yaşıyorum seni.
Konuşamasam da, dokunamasam da,
Sevilmesem de;
Konuşuyorum, dokunuyorum, seviyorum…
Hem de şuursuzca ve hayâsızca, özgürce
En olmadık duvarlara
Gözyaşımla yazdım adını, sen giderken…
Bir zamanlar;
Dokunmaya bile çekindiğim kapıları;
Ardına kadar sana açıyorum şimdi…
Gözlerimde; isimsiz bir kahraman olarak
Yansımıyorsun gözlere.
Artık her göz, gözlerimde seni görüyor
Ve gözlerim her göze sen bakıyor…
Hakkım yok biliyorum,
Artık anlamı da yok, karşılığı da,
Hatta mantığı da yok biliyorum ama
Seni seviyorum.
Bil İstedim…
Kays Mahfi (Miranda'ya Mektuplar)