İşte burada Robinson hakkında
dinlenilen güzel bir konferansın verdiği
verimli sonucu görüyorsunuz. Ama hepsi
bundan ibaret değil tabi ki. Pazar
yerinde sepetle yumurta satan Thomas
Gulbe de “Yumurta Kralı” oldu; ismi
İngiltere, Fransa ve Almanya’da
duyuldu. Thomas Gulbe de o günden sonra köy
köy dolaşıp, yumurta toplamaya başladı.
Her köy ve kasabada kapı kapı dolaşıp
her evden 2-3 veya 8-10 yumurta
satınalırdı. Gulbe, aldığı yumurtalara
karşılık para yerine onların işine
yarayabilecek ve hoşlarına gidebilecek
ufak-tefek eşya verir; toplanan binlerce
yumurtayı sandıklara doldurarak, dış
ülkelere ihraç ederdi. Ancak Thomas
Gulbe, en taze yumurtaları satın alırdı.
Üç günlük yumurtaları bile bayat diye
satın almazdı.
Her yumurtanın üstüne “T.G.”
harfleri, yani “Thomas Gulbe” markası basılırdı.
Bir yıl sonra Londra, Paris ve
Berlin’in en büyük lokantaları “T.G”
markalı yumurtalar istemeye başladılar.
Yol masrafı fazla olduğundan Thomas
Gulbe, Finlandiya’nın her tarafına
seyahat edemiyordu. Bu nedenle Gulbe,
ülkenin her yanından yumurta toplamak
için bir çözüm buldu. İlkokul
öğretmenleriyle yazışarak, ülkede
mükemmel bir satın alma ağı kurdu. Bu
aslında çok geniş ama kendi çapında çok
basit bir işti.
Gulbe, ülkeyi çeşitli bölgelere ayırdı.
Her bölgeye Latince rakamlarla işaret koydu. Bir ilçede kendisiyle temas
hâlinde olan öğretmenlerin isimlerinin
baş harflerini Arap rakamlarıyla,
Latince rakamlarının yanına yazdı.
Bundan sonra da yumurta getiren ailenin
baş harflerini işaretleyip yazdı.
Her öğrenci sabah okula gelirken,
birgün önce kendilerinin veya
komşularının taze yumurtalarını da
yanlarında getiriyorlar ve öğretmene
teslim ediyorlardı.
Öğretmen, hergün topladığı birkaç yüz
yumurtanın üzerine gereken işareti
yazdıktan sonra, hemen Thomas
Gulbe’nin yumurta depolarının bulunduğu Abo şehrine sevk ediyordu.
Depoda da yumurtalar hızlı bir şekilde
sandıklara yerleştirilerek gemilerle
gideceği ülkeye ihraç edilirdi. Bu
teşkilat sayesinde Paris, Londra,
Brüksel, Anvers ve Berlin
lokantalarında müşterilere iki-üç günlük
taze yumurta sunulurdu. Eğer
yumurtalardan birisi bozuk çıkarsa,
Gulbe Firması’na şöyle bir mektup
gönderilirdi:
“15 Nisan, VII, 15 M. işaretli yumurta
bozuk çıkmıştır.”
Gulbe Firması’nda kısa bir
incelemeden sonra VII numaralı Kuopio kasabasından, 15 numaralı öğretmenin,
Madam M.’den aldığı yumurtanın bozuk
çıktığı anlaşılırdı. Hemen öğretmene bir
mektup yazılır ve “15 Nisan’da Madam
Makinen’den alınan yumurta bozuk
çıkmıştır. Tekrarı hâlinde bir daha
kendisinden yumurda satın
alınmayacağını ihtar ediniz.” şeklinde
bildirilirdi.
On yıl sonra Thomas Gulbe,
Finlandiya’nın “Yumurta Kralı” oldu.
Londra, Hamburg ve Filsingen’de
yumurtaları muhafaza etmek için, yaza
mahsus soğuk hava depoları ve kışa
mahsus kaloriferli mahzenler kurdu Finlandiya’nın belli başlı her
merkezinde tavuk çiftlikleri kurdu.
Burada damızlık için yetiştirilen cins
tavuklar ucuz bir fiyata köylülere
satılıyordu.
Yumurta ticaretinin yanı sıra kümes
ve av kuşları ve av hayvanları ticaretine
de başladı. Gulbe artık çok zengindir.
Ancak işin en önemli yanı sıra yaptığı
ihracat sayesinde Finlandiya
ekonomisine yaptğı katkıların ötesinde,
ülkeye milyonlarca döviz kazandırmış
olmasıdır.