Gönderi

Toplumsal Cinsiyet
"Toplumsal cinsiyet rolü". "kadın" ve "erkek" olmaya yönelik toplumun ve kültürün yüklediği anlam ve beklentilerin tamamıdır. Bu rol ve kalıplar ideolojik anlamda sürekli yeniden üretilerek bireyler ve nesiller arası aktarılır. Eril zihniyetin inşa ettiği toplumsal cinsiyet, insanları "kadın" ve "erkek" olarak ikiye ayırmakla başlar. Yaygın inanış ve iddiaların aksine, insanların davranışlarını ve tutumlarını salt doğuştan getirdikleri cinsiyet özellikleri ve biyolojik farklar belirlemez. "Erkek" ya da "kadın" oluş biyolojik belirleyicilerden çok, zaman ve mekâna göre değişen sosyal yapılar içinde inşa edilmiş sınıflandırmalardır. Çocuklar doğumda sahip oldukları biyolojik cinsiyet özelliklerine bakılarak toplum tarafından "kız" ve "oğlan (erkek)" olarak işaretlenirler. Bu ikili sınıflandırmaya göre, kızlar ve oğlanlar birbirinden farklı şekillerde büyütülüp, cinsiyete dayalı ayrımcı kalıp yargılar ve roller öğretilerek ilerideki toplumsal rolleri için hazırlanırlar. Toplum her bireyin bambaşka deneyimler yaşadığı heterojen bir yapıdan oluşsa da bireylerden mutlaka bu iki toplumsal gruptan birinin üyesi olması, kişisel arzularına, yönelimlerine ya da özelliklerine göre değil, toplumun belirlediği toplumsal, cinsel, ekonomik ve politik kurgulara uygun yaşamaları beklenir. Toplumsal cinsiyet "her iki cinsiyet'in de nasıl görüneceğine, hissedeceğine ve yaşayacağına, cinsel yönetimine, cinsiyetini ifadesine, bekar mi evli mi olacağına, boşanıp boşanmayacağına, kürtaj olup olmayacağına, kiminle evleneceğine, kaç çocuk yapacağına, cinselliği ne şekilde yaşayacağına, hangi eğitimi alacağına, hangi mesleği seçeceğine, "töre ve namus cinayetleri"ne kadar her alanda dayatmalar ve ağır yaptırımlarda bulunur. Aile, okul, medya, hukuk sistemi vb. oluşumlar, cinsiyete dayalı işbölümü, egemen dil, bazı dinsel, edebi ve sanatsal eserler, "toplumsal cinsiyet eşitsizliği"nin üretilmesinde, pekiştirilmesinde ve sürdürülmesinde rol oynar. Örneğin, ülkemizdeki ilköğretim ders kitaplarında kadınlara öğretmenlik, çiftçilik, hizmetçilik, dadılık ve tezgâhtarlık önerilirken erkeklere devlet yönetimi, kâşiflik, askerlik, doktorluk ve mucitlik önerilmektedir. Kadınlara edilgen. erkeklere ise etkin kimlikler tasarlanırken erkekler kamusal alanda üretkenliğe, kadınlar (ücretsiz güvencesiz) ev işlerine ve çocuk bakımına yönlendirilir. Bu ikili sınıflandırmada ne yazık ki cinsel çeşitlilik, interseks ve trans deneyimi olan bireyler ve heteroseksüel olmayan var oluş biçimleri tümüyle yok sayılır, hatta nefret nesnesi haline getirilir. Bu rollerden özgürleşmek, egemen gücün, pek çok bireyin, topluluğun ve sistemin çıkarlarıyla tamamıyla çatışır. Özgürleşmek için egemen gücün, mevcut aile yapısının, eğitim sisteminin, iş yaşamının, sağlık sisteminin, yasaların, medyanın, bireylerin durmaksızın güçlendirdiği yüzlerce yıllık bir sistemle mücadele etmek gerekir. Tüm bunlar temel insan haklarına aykırı olmasıyla birlikte fırsat, kaynak ve hizmetlere erişimde bireyin cinsiyetiyle ilişkili özellikler nedeniyle ayrımcılığa uğramasına yol açar. Bu ayrımcılıktan en fazla kadınlar, çocuklar ve LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksuel) bireyler olumsuz etkilenir." Psikeart Dergisi, Arzu Erkan Yüce
··1 quotes·
94 views
İsmail okurunun profil resmi
Ursula le guin sözleri buda:#96198555
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.