Gönderi

255 syf.
·
Not rated
Kutsal-dünyevi, teokrasi-sekülerlik, din-dünya ayrımını konu edinmiş pek çok kitapta inanılmaz biçimde yapılan hata, "din"in tanımlanmadan tartışmaya başlanması. Yazar sekülerlik, "seküler-lik"(kendi uydurduğu sözcük), sekülerizm ve sekülerleşme arasındaki farkları bıktırana dek anlatıyor. Ama dinin tanımı olmayınca, neden diye sormak gerek. Hristiyan düşünce önderlerinin yazdıklarına ve toplumu nasıl etkilediklerine değindiği kadar Kitabımukaddes'e değinmiyor. Sözgelimi Tanrı imgesinin üzerinde yeteri kadar durmuyor. Eski Ahit'ten ve Yeni Ahit'ten yaptığı alıntılar, bu kitapları bilenler için yetersiz. Metin içi çelişkilere ve metin-uygulama arası çelişkilere hiç değinmiyor ki Müslüman gözüyle çok önemlidir. Önderlerden ve öbür yazarlardan yaptığı alıntılar kısa. Kısa bir kaç cümleden çok uzun adımlı sonuçlar çıkarıyor. Alıntı sahibinin ne kastettiğini anlamıyoruz, onun için kuşkucu yaklaşmak veya Kutay'a güvenmek zorunda kalıyoruz. Örneğin Luther'in "insan, yüreğinin derininde kötülük eğilimini görebilir" sözünden ilk günah inanışını desteklediği sonucunu çıkarırken çok acele ediyor. Hristiyanlığın başından beri "şeriatsız" bir din olması kabulüne dayanarak sekülerliği hazırladığını öne sürüyor. Bu savdaki sorun dinin tanımını yapmamış olması. Tanımını yapmadığı şeyi kategorilere ayırmak pek işlevsel olmasa gerek. Tanım yapılmamış olmasının yarattığı soruna örnek olarak doğrudan sayfa 168'e bakabilirsiniz. Bir kaç yerde can alıcı noktaları bir kaç cümleyle atladığını görüyorum. Kitap, konuyu araştıranlar için farklı kaynaklara bir atlama tahtası olabilir. Kilise reformuna ve sekülerliğe giden sürecin ana duraklarıyla ilgili bir kaç yararlı yorum bulunabilir. Onun ötesinde zaman kaybı olur diye düşünüyorum. Hristiyanlığın sekülerliğe zorlayıcı bir özü var ama o özü basbayağı ıskalamış. Kitabı okuduktan sonra bir kaç röportajını dinleyecek oldum ki, Türkçe'yi yazdığı gibi konuştuğunu gördüm. Türkçeden sınıfta kalır. Yersiz Arapça ve Fransızca sözcükler kullanmakla yetinmiyor, var olmayan sözcükleri uyduruyor. Toplumun düşünce dünyasına yön verecek olan okumuşlar böyle yaparlarsa o toplumun dilinden geriye bir şey kalmaz. Ama röportajları dinleyince zaten toplumu umursamayan biri olduğunu gördüm, her şey yerli yerine oturdu.
Sekülerleşmenin Hristiyan Kökleri
Sekülerleşmenin Hristiyan KökleriTaceddin Kutay · İz Yayıncılık · 20206 okunma
·
117 views
LÂ EdRİ/Hiç BirŞEY okurunun profil resmi
Sende de kafanda olanı anlamak istemişin, seni rahatsız eden başka bir şey var. modern kavramları insanlar istedigi gibi kavramlaştırken ( "seküler-lik"(kendi uydurduğu sözcük) buna niye takıldın anlamadım. ayet ve hadis degil , uydur uydur siyasi kavram üret. bence ÖN YARGINIZIN NEDENİ FAKLI
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.