Martın Eden, kusursuz bir yolculuk. Okuduklarınız arasında en iyi kitap tahtını yıkacak türden. Arzuladığı kadına ulaşabilmek için yoklukla mücadele edip, büyük bir yazara dönüşen Martın Eden'in hikayesi. Martın Eden'i duyabilmek için onun ruhunu görmelisiniz. Beni öyle etkiledi ki, onunla yoksulluk çektim sanki, onun masasında yazdım, onun sobasında ısındım. O para bulamayıp, ısınamadığında ben de onunla üşüdüm. Kısacası; hem gücüne hem de güçsüzlüğüne tanık oldum. Yaşadıklarına üzüldüm, şapşallıklarına tebessüm ettim, Ruth'a olan aşkına ben de aşık oldum. Ama keşke burjuva sınıfına girebilmek için verdiği çabanın tümünü kendisine ve kitaplarına harcasaydı dedim. Bir tesadüf sonucu karşılaştığı Ruth'a ilk görüşte aşık olan Eden, aşık olduğu kızın statüsüne ulaşabilmek için büyük savaş veriyor. Ve ona ulaşabilmesi iyi bir eğitim ve zenginlikten geçiyor. Öncelikli hedef bunlar. Bu yolda öyle zorlu sınavlar veriyor ki; İyi bir yazar olabilmek için kazandığı tüm parasını kitaplara yatırıp, sürekli okuyor. Dergi ve yayınevlerine sürekli yazılarını yolluyor ama sürekli iade ediliyor. Ama vazgeçmiyor. Yine, yeniden yazıyor yine gönderiyor. Dönen her mektupla birlikte siz de üzülüyorsunuz. Verdiği mücadele sonunda elde ettiği başarı, tüm yayınevlerinin peşinden koştuğu bir yazar yaratıyor. Ama hedefine ulaştığında ise heyecanını çoktan yitirmiş bir yazar kalıyor geride... Ayrıca Martın Eden, yarı otobiyografik bir eser. Otobiyografik dediysem; tamamen hayatından bir kesit beklemeyin. Bazı kişiler, mekanlar, olaylar benzer. Eser, Jack London'un da yaşadığı zamanda, 1900'lü yılların başlarında ve yine onun yaşadığı yerde geçiyor. Dolayısıyla Martın Eden ve Jack London'ın hayatları arasında benzerlikler var. Gelin siz de Martın'in sesine kulak verin. Mücadelesine tanık olun!!!

Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391.8k okunma

·

38 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nihal İlhan