Fazlasıyla Kaliteli!Diğer iki kitaba kıyasla içindeki vakaları daha ilginç, daha zor bulduğum, tarihe adını yazdıran Sherlock Holmes serisinin üçüncü kitabı "Şüphe Asla Uyumaz."
Ben Martı yayınevinden çıkan beş kitaplık seriyi kutulu olarak almıştım efenim. Bunu özellikle belirtme ihtiyacı duyuyorum çünkü bu güzel serimizin farklı farklı yayınevlerinden çıkan bir sürü kitabı bulunmakta. Serimizin üstünde belli bir telif hakkı olmaması gibi olayların sonuçlarını çıkan film/dizilerde de görüyoruz zaten herkes isteğine göre çıkarabiliyor. Bu olaylar kitapların okunmasını zorlaştırabiliyor ve aynı hikayeyi defalarca okumamıza sebep olabiliyor bazen. "Kızıl Dosya" kitabını okuduktan sonra Martı yayınevinden çıkan bu seriyi almanızı öneririm şahsen. Neyse kitabımızın incelemesine dönersek eğer;
Ben bu kitabı diğer iki kitaba göre daha başarılı bulsam da sonlara doğru biraz sıkmaya başladı. Bilemiyorum belki okuduğum süreçte yaşadıklarımdan ya da kitabın bir tık uzun olmasından kaynaklanabilir. Beş kitap içindeki en uzun kitabımız bu. Birbirinden ilginç ve önemli 12 vakadan- hikayeden oluşmakta. İkinci kitap Sherlock'umuzun düşmanı Prof. Moriarty ile mücadelesi sonucu ikisinin de uçurumdan düşmesi ve ölmeleri sonucu bitmişti. Yazarın bunu yapma amacı Sherlock Holmes'ü sevmediği içinmiş. Okuyucuların bu kadar sevdiği dedektifi yazarın kendisinin sevmediğini öğrenince fazlasıyla şaşırmıştım doğrusu. Fakat okuyucular rahat bırakmamış tabi, fazlasıyla tepki almış Arthur Conan Doyle. Bunun sonucu geri döndürmüş dedektifimizi. Bazı hikayelerde tekrar dirilmelerin saçma sapan olmasına karşı yazarımız gayet mantıklı bir kurgu yapmış, hiç gözüme batmadı. Kendisini tebrik etmek gerek.
Eğer biraz yalın bir dile alışkınsanız size biraz zor gelebilir seri. Bu Sherlock'un zekasından, hayal gücünden, olayları çözümleme yollarından kaynaklanabilir. Tabi birde eski zamanlarda yazılmasından. Holmes'ün hayrete düşürücü ve hayran kalınacak zekası, Watson'un güzel kişiliği, Scotland Yard'ın her şeyi çözdüğünü düşünüp hiçbir şeyi çözememesi ve tuhaf vakaların yanında Londra o kadar güzel anlatılmış ki! Okurken hayalinizde canlandırıyorsunuz. Sanki o devirde yaşıyormuş; at arabalarıyla seyahat ediyorsunuz, telgraf ile iletişim kuruyorsunuz...
Benim bu kitaba 8 yıldız vermemin sebebi ara sıra sıkılmam ve bazı noktaları anlayamam. Ah ve, bu kalın kitapta hayranı olduğum Irene Adler'ı çok görmek istedim doğrusu. Holmes'ün işine olan sevgisi gerçekten yumuşacık yapıyor insanı. Yine güzel alıntılar olan, fazlasıyla kaliteli, okurken yazara sürekli "bunu nasıl yazabildin?" diye sorduğum güzel bir polisiye romanıydı. Yazara hayran kalmamak imkansız diyebilirim.
Bakalım Sherlock Holmes'ün üçüncü filmi nasıl olacak, merakla beklemekteyiz :)
Polisiye sevmeseniz bile bu seriye bir şans verin okuyun, okutun.
Kitaplar fazlasıyla kaliteli!