Gönderi

256 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
"Eril Faillik" meselesi çıkmasaydı muhtemelen bir süre daha okumazdım bu yazarı. Kitaplarını, Yazar ve Eser ayrımı yapılmaksızın bir bir ülkenin önde gelen satış sitelerinden kaldırılmaya başladıktan sonra, halen satış yapan nadir sitelerden biri olan Amazon.com.tr üzerinden aldım. Neruda'dan tutun da Hitler'in "Kavgam" kitabına kadar satış yapan bu iki yüzlü siteler, sosyal medya mahkemelerinde yargılanıp asılan bu yazarın kitaplarını bir bir kaldırdılar. Yazarı, öncelikle "Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız" isimli söyleşilerini okuyarak başladım. O söyleyişleri okudukça yazarın kendisine hitaben yapılan yere göğe sığdırılamama, allanıp paklanma, aşırı derecede iltifat içeren sözlere karşı en ufak bir alçak gönüllük belirtisi göstermediği gibi o yağlamaların üzerine kendisinin de kendisinin mertebesine erişilmezcesine laflar söylediğini gördüm. Açıkçası daha o kitabın 70. sayfalarındayım ve nereden bakarsan bak her yerinden narsistlik akan o söyleşileri bitirmek benim için zor olacak fakat, kitapları yarım bırakmak adetim olmadığı için bitirmeye çalışacağım. Belki de bugüne kadar her yerde karşıma çıkıp da kendimi okumaktan kadar uzak tutma sebebim yazardan aldığım o narsist enerjidendir. Her neyse, O narsist dolu cümleleri okudukça, "Neymiş bunun en önemli eseri?" diyerekten aldım elime "Gölgesizler"i. Bu kitapta barındırdığı cümleler gibi ortadan ikiye ayrılacak şekilde kontrast olmuş. Giriş kısmındaki muazzamlığı bir kenara bırakacak olursak ki buna daha sonra geleceğim, kitabın ortasına kadar her beş sayfada bir, bir birini tekrarlayan, kontrastlardan hiçbir yere varmayan anlamsız cümleler oluşturan, "söz gelimi" belirtecinin inatla yanlış olarak "sözgelimi" yazılması gibi kelimelere/cümlelere rastlıyorsunuz ki bu "sözgelimi" yanlış yazılışı kitabın sonuna kadar gidiyor. Örneğin; uzarken kısalan, gelirken uzaklaşan, koşarken duran, sessizliğin içindeki sessizliğin gürültüsü, iki çift kalaylanmış tas gözü, ışıl ışıl parlayan berraklığın içindeki bulanıklığın içindeki derinlikteki sığlık vb. gibi. Bilimsel gerçekliği su götürmez bir ton laf söyleyip, akabinde örneğin yaklaşıyordu deyip sonuna da belki de uzaklaşıyordu diyerek hiçbir yere varmayan anlamsız kontrastlarla cümlelerden oluşturarak ve birde bunlara "derinlik" kelimesi ekleyerek derin anlamlı cümleler ortaya çıkmıyor ne yazık ki. Tekrarın tekrarı diyerek her sayfada bu gibi "derinlik" algısıyla yaratılmaya çalışılan tekrar cümleler, kelimeler kitabın ortasına kadar sığlaştırmış romanı. Kitabın ortasından sonra bu gibi kontrast kelimeler, içerisinde anlam ifade edecek şekilde bir yere oturtulmuş ve kendilerine daha az rastlanır olmuş. Kelimeler birbirini tekrarlamıyor ve akıp gidiyor, amaçlanan derinlik anlamına kitabın ortasından sonra ulaşılmış ve bu, tekrarın tekrarına düşmeyen derin kelimelerle olmuş. Bunu da şuna bağlıyorum: Yazar bu kitabı 3 sene de bitirmiş, başlarken ki ile bitirdiği zaman ki yazar, aynı yazar değildi. Yazarken "yazar" olmuş aslında, bu da zaman almış hâliyle. Muhtemelen şimdi yazsa çok daha derin olan ve kendi deyimiyle, tekrarın tekrarına düşmeyen kelimelerle yazardı romanını. Giriş cümlesine gelince ise; ben, o cümleyi yazarın kitabı bitirdikten sonra tekrar ele aldığı için öyle muazzamlıkta yazabildiğini düşünüyorum. Kitabın ortasına kadar olan kısma 3 puan veririm, ortasından sonraki olan kısma 10. Ortalamaya vuracak olursak 6,5 üzerinden 7'dir.
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,7bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.