.
Nietzsche'nin "Bilim nasılı açıklar(açıklayabilir) nedeni(mana) değil" cümlesini okuduğumda tefekkür etmiştim. Malum felsefe tarihinde de bilim-mana ilişkisine dair pek çok pasaj mevcuttur. Bilim determinist olduğu ve matematiğe dayandığı için bize neyin nasıl olduğunu söylerken neden öyle olduğunu açıklayamaz. Yani insana nasıl yaşaması gerektiği konusunda nutuk çeken bilim neden yaşaması gerektiği konusunda sessiz kalacaktır. Nitekim bilim ve felsefenin varoluş sebebini açıklayacağını zannı ile hareket eden Tolstoy'un vardığı nokta intihar korkusu, hezeyanları olmuştur. Bu yüzden biz nedenleri anlamak, manayı ve gayeyi keşfetmek istiyorsak temayül etmemiz gereken ilim tasavvuftur, dindir. Kuran'ın sürekli telkin ettiği gibi yaradılış ve dünya üzerine düşünmektir. Her sebebin bir sonuca ulaştığı, her sonucun başka bir sebebinin olduğu bu döngüde ilk neden-amaç nerededir?
Mesela neden yağmurlar damla olarak yağar? Bunun gayesi nedir? Neden kuşlar doğurmak yerine yumurtlar? Neden bebekler dünyaya akıldan mahrum olarak gelir? Güneş neden her gün aynı yerden doğup aynı yerden batmaz? Yıldızlar neden var? Dünyanın bu şekilde yaratılmasındaki hikmetler nelerdir?
Kitapta bu ve benzer sorulara Gazalinin tefekkürlerini okuyoruz. Gazali bu sorulara nasıl sorusu ile değil neden sorusu ile eğiliyor. Kendisi derin bir yazar olduğu için gözlemleri ve düşünceleri okuyucuyu etkiliyor.
Kısacası harika bir kitap efendim herkese tavsiye ediyorum.
İtiraflarım incelemesinden yararlandığım
Üstadım eline yüreğine sağlık. Üslubun çok güzel ve akıcı.
Rabbim seni, tüm sevdiği kullarına nasip ettiği hikmetle donatsın.
Kalemin güçlü, yolun açık olsun inşallah.