Gönderi

İskender Pala Kalp üzerine
İskender Pala’yı tanıyanlar onun divan edebiyatına olan ilgisini bilir. Ya da ufak bir araştırmayla elde edilebilir bir bilgidir. Divan edebiyatında kalbin ayrı bir yeri vardır. Tüm şiirlerin bir köşesi kalbe çıkar. Tasavvufun merkezinde yer alır. İnsan ilişkilerinde dahi sonunda karşımızda olan mantık değil kalptir. Kalp üç bölümde ayrıntılanıyor eserde. Kalp Külliyatı, Kalp Muhteviyatı, Kalp Spektrumu başlıkları altında kalbi anlatıyor. Birinci bölümde kalbin türlerini, ikinci bölümde kalbin yapabileceklerini ve üçüncü bölümde ise kalbe etki eden duyguları ele alıyor. Bu kitap, kalbi her açıdan inceliyor. Kitabı elime aldığımda o kadar şaşırdım ki inanamadım. Bu denli ayrıntılı inceleme yapmak birikim ister. Uzun çalışmaların sonucu ortaya çıktığı çok aşikâr. Kimi zaman hepimizin bildiği hikayelerle karşımıza çıksa da hiç duymadığım bir o kadar da etkileyici hikayeleri konularıyla o kadar güzel bağdaştırmış ki elinden bırakmak istemiyor insan. Üstelik çok akıcı bir dile sahip ve okunması kolay. Her gün birkaç bölüm okumak cidden kısa sürede farklı bir bakış açısı kazanmanızı sağlıyor. Kalp’te felsefeden mitolojiye sanattan edebiyata her yönüyle incelenmiş bir kalp karşımıza çıkıyor. Divan edebiyatından verdiği örneklerle yazısını zenginleştiriyor Pala. Kimi zaman halk edebiyatı kimi zaman dini kitaplardan verdiği örnekler insanı etkiliyor. “Kalbine baktır Hocam!” “Kalbim bana ihanet etmez doktor!” “Ya ederse?” “Etmez doktor, etmez, çünkü kırk yıldır öğrencilerime kalbin içindeki sevgiyi, aşkı, dostluğu, erdemi anlatıyorum. Kalp, herkesin kendini unuttuğu bu çağda, bunca iyilik gördüğü birine ihanet etmez!” Kitap bu replikle başlıyor İskender pala ve hekimi arasında geçen bu kısa diyalogdan sonra İskender Pala “kalbi tanıdığımı bildiğimi zannediyordum ve kalp üzerine meraklı okumalara alışıktım. Ama mesela kalbi hiç Hz. Adem’in sinesine bağlı duran Havva gibi düşünmemiştim. Kalbimi çok düşünmüştüm de mesela, kalbimi dinlemeyi düşünmemiştim...” diyor ve kitap bir nehir gibi kalbinize süzülüyor. Kalbin mayası aşktır. Ve aşk hakkında dünya günümüze kadar oldukça fazla birikim yapmıştır. Mevlana başta olmak üzere aşkın her hali özellikle de Allah aşkı ön planda kitapta. Şiirler kitabın baş köşesinde çünkü “Kalp dili şiirdir.”. “Ne zaman gönlümüz konuşacak olsa şiir devreye girer ve kalbin şiir biçiminde söyledikleri, aslında ölümün elinden bir şeyleri kurtarmak için dile getirilmiş mısralara dönüşür. Bunun sebebi kalbin unutmayışı, şiirin de unutulmayışıdır. Kand-i mükerrer lezzet gibi.” Her konuyla bir ilgisi olan kalp kavramının her şeyin hatta düşüncenin tohumu olduğunu görüyorum. En basitinden halk şiirleri, divan edebiyatı gibi halkın ve üst sınıfların bile ortak konusu halinde. Zengin ile fakirin belki de tek ortak noktasıydı kalp ve şiir bunun yansımasıydı. Değişmeyen tek şey değişimdir derler ya buna bir de kalbi eklemek gerekir. “Yazı yoktu ama o vardı. Dünya yaratılmamıştı ama o kasılıp gevşiyordu.” Kalp... Bizleri yaşatan bir organ. Belki de aşkı anlatmak için kullanılan, çizilen bir obje. Ama bu kitap kalbin, gönlün, yüreğin ne anlama geldiğini gösteren harika bir harita sanki. Ne çok şey varmış kalpte. Ne az anlam yüklüyormuşuz meğer bir kalbe. Hak etmemiş bizlerin davranışlarını. Değer bilememişiz meğer... Pala’nın da söylediği gibi “Kalp, soğuğu sevmezmiş. Soğuk, kalpte spazma sebep olurmuş. Siz siz olun soğuk insandan, soğuk sözlerden, soğuk şakalardan... velhasıl her türlü soğukluktan uzak durun.” Kitap herkese hitap ediyor ve çok akıcı bir şekilde okunuyor. İnsana farklı bir görüş alanı sunuyor maddi değil de biraz manevi biraz kendi içine yolculuk etmeli. Kalp kıymetli bir eser. Divan ve halk edebiyatı kültürümüz unutulmaya yüz tutmuşken tekrar canlanmasını sağlayan bir eser aynı zamanda.
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.