Ah ah dostlar, bu kitap hakkında çok doldum taştım da geldim buraya. Kitabın daha ilk sayfalarında aslında anlamıştım bazı şeyleri ama bir umut dedim, Allah'ım nolur vakit kaybı olmasın benim için dedim. Konuyu mu soracaksınız, ben anlayamadım. Bence yazar da anlayamamış. Sanki bir şeyler anlatmak istemiş, içindekileri dökmek istemiş ama ortaya karmakarışık ne anlattığını bilmeyen bir olaylar, anlatılar dizisi çıkmış. Kitabı okumaya başladığım ilk sayfalarda bir köy hayatı anlatılıyordu. Dedim ki, ha köy hayatıyla ilgili bir kitap olacak herhalde. Sonra biraz daha okudum, baktım kitap bir köy hayatı belgeseline dönmüş (yazar da köy hayatını bir övmüş bir övmüş, neyse sonra gelicem oralara). Biraz daha okudum, neden anlatıldığı alakasının ne olduğunu anlayamadığım Hz. İbrahim kıssasının içinde buldum kendimi. Ha bir de çelişkiler vardı bu kıssa anlatılırken: yazar bir yandan dağlık taşlık ıssız bir yer diyor, diğer yandan aynı mekan için sımsıcak çöl diyor. Ben anlayamadım dostlar. Neyse dedim umudu kesme, devam et sen. Devam ettik etmesine; bu sefer okuldan, derslerden bıkmış, çevredeki şartlarla mücadele eden bir öğrenciyi anlatmış yazar. Sonra o öğrencinin öğretmeninin hayatını didik didik edip anlatmış bize. Üstüne alakasız, o öğrencinin arkadaşının hayatını okuttu bana. Sonra da kitap yine "alakasız" bir şekilde bitti. Kitaptan ders çıkarmak desen... Ben bir ders bulamadım, hatta belirli bir konu bulamadım ki çıkarayım dersi. Ne anlatılmaya çalışılmış bu kitapta? Yazar da bilmiyordur eminim. Yazım hataları desen, noktalama hataları desen, edebileştirmek için yapılan devrik cümleler desen -en çok da buna sinir oldum- hepsi var. Yahu anladık; yazar olmak, yazmak istiyorsunuz ama KİTAPLAR DEVRİK CÜMLELER YAZILARAK EDEBİ OLMAZ önce şunu bi bilin hele. Ha, bazen köy ağzından kelimeler kullanmış yazar, bu hoşuma gitmedi desem yalan olur amma velâkin yazar bunun da dozunu kaçırmış. Çorbaya "şorba" dendiğinin sayfalarca üstünde durulmaz ki arkadaş, hangi köy o da belli değil zaten öğretmek için yazmış olsaydı. Bu kitabı çok da isteyip almamıştım zaten. Küçükken kitap fuarında durdurup konuşmak istemişti yazar, "yeni yazarlara da fırsat vermek gerekir" demişti. Sağolsun bundan sonra yeni yazalara araştırmadan asla fırsat veremeyeceğim. Bu kitaba verdiğim parayla 2 tane dünya klasiği alır okurdum. Hem gönlüm hem ruhum hem de cebim rahat olurdu. Ve tabi zamanım da boşa gitmiş olmazdı. Son olarak kitabın isminin bu olmasının hoş bir hikayesi var. Nitekim alakasız olmayan bir tek bu olmuş. Uzun lafın kısası almayın, okumayın, okutmayın. Bu kitapla vaktinizi de kaybetmeyin. İncelememde spoiler vermiş olabilirim ama zaten okumayacağınızı düşünüyorum bu saatten sonra. Daha güzel kitaplarla, daha güzel günler dilerim. Kitaplarla kalın^^

Topukları Taşa VurmakNuri Yıldız · Serüven Kitabevi · 201514 okunma

·

32 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

misery