Gönderi

160 syf.
9/10 puan verdi
Yine Virginia’nın birbirinden güzel, zihin açıcı, keskin tespitlerle dolu yazılarından oluşan bir eser. Kitapta yer alan yazılar şöyle: Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler, Sokak Gezintileri (Bir Londra Macerası), Oxford Caddesi Akıntısı, Zanaatkârlık, Biyografi Sanatı, Bir Çağdaşın Gözüyle, Neden?, Hedef Okur ve Çiğdem, Modern Roman ve Bir Kitap Nasıl Okunmalı? Her yazısı aslında bir kitap tadında; rahatlıkla okunabilecek ve okurken hem bakış açınızın gelişmesini sağlayabilecek hem de Virginia ile buluşmanızı sağlayacak türden. Sanki Virginia sizinle konuşuyormuş hissine kapılırsınız. Yazılarda geçen birkaç konuya değinmek gerekirse bunlardan ilki ikinci el kitap kitaplar hakkında. İkinci el kitaplara daha bir sempatiyle yaklaşır, sıfır bir kitaptan daha derin bir anlam yükler “İkinci el kitaplar vahşi kitaplardır, evsiz kitaplar; çok çeşitli cinslerden oluşan büyük sürüler halinde bir araya gelmişlerdir ve kütüphanelerde bulunan evcilleştirilmiş kitapların sahip olmadığı bir cazibeleri vardır. Ayrıca, rastgele bir araya gelmiş bu muhtelif topluluk içinde, biraz da şansımız varsa, ileride dünyadaki en iyi arkadaşımız olacak bir yabancıyla yan yana gelebiliriz.” Yine yerinde ve doğru anlamıyla kullanıldığında sözcüklerin nasıl ölümsüzleşebileceğinden bahseder. Bu yazısında biraz da saf bir dil peşinde olanları eleştirir. İlk olarak bunu bir dil için sağlamanın zorluğundan bahseder ve saf olarak yani dilin öz evladı olarak kabul edilen birçok sözcüğün aslında temeline indiğinde başka dillerden etkilenerek şekillendiğini ifade eder. İkinci olarak bir dilin duygu ve düşünceleri daha iyi ifade edebilmesi için devamlı geliştirilmesi ve bunun için de eski ve yeni sözcüklerin bir arada kullanılması ve gerekirse de başka dillerden sözcükler alınarak bununla süslenmesi gerektiğini belirtir. Bir de günümüzün tam ortasına oturabilecek sanat ve sanatçı ayrımına değinir. İnsanların nasıl gereksiz bir şekilde sanatçı üzerinden sanatını değerlendirmeye gittiğine şahit oluyoruz. Özellikle ahlak konusunda anlaşılması güç eylemlerde bulunuruz. Bazen sırf yazarın kişiliği, özel hayatı göz önüne alınarak eserlerine olağanüstü bir anlam yüklenir bazen de tam tersi olur, yerin dibine batırılır. Oysaki bir eser ortaya koymuş bir sanatçıdan aynı şekilde yeni bir eser oluşturulmasını istesek, bunda başarılı olamayacağını görürüz. Çünkü eser oluşturulurken aynı şartları oluşturmak mümkün değil; en basitinden söz konusu o eseri yazarken daha önce o eseri ortaya koymamıştır ama ikinci kez istediğimizde artık o eserin tecrübesini yaşamıştır. Şimdi yazarın iki durumda da aynı kişi olduğunu söyleyebilir miyiz? Diyemeyiz tabii ki. Farklı bir tecrübe kazanmış bir kişiden bahsediyoruz artık. Peki sanatçı için durum böyleyken nasıl olur da eserini kendisine bu kadar bağımlı hale getirebiliyoruz, hem bağladığımız sanatçı hangi noktadaki sanatçı, söz konusu davranışından önceki mi sonraki mi ve neden? Yani çok anlamsız bir durum kaldı ki sanat ürünü kendi alanının kriterlerine göre değer kazanması ve kaybetmesi gerekir. Ama bizde tuhaf bir durum var, gerçek hayatı bir tarafa bırakalım bunu bir filmde rol yapan oyuncuyu bile gerçek hayatıyla karşılaştırıyoruz. Örneğin Erol Taş’ın karşısına geçip, Allah belanı versin senin gibi adamın diyen teyze gibi veya Çakır’ın cenaze namazını kılanlar gibi… “Byron'ın gerçekten kız kardeşiyle evlenip evlenmediği sorusundan el etek çekip, oturmuş çene çaldığımız masadan bir karış kadar bile olsun geri çekilip edebiyatın kendisi üzerine ilginç bir şey söylesinler” Daha çok fazla konu var ancak son olarak Bir Kitap Nasıl Okunmalı? yazısına değinmek istiyorum. Öncelikle iyi bir okur önyargılarından arındırılmış bir şekilde bir esere yaklaşır, daha ilk paragraftan itibaren yazarı ve eseri eleştirmeye başlamaz, yazarla ve eserle aynı fikirdeymiş gibi davranır, der. Çünkü yazarla aynı frekansı yakaladığınızda söylediklerini daha net anlamaya başlarsınız. Tabii ki eleştireceksiniz de ancak bunu kitabı bitirdikten sonra ne demek istediğini daha iyi anladıktan sonra yapacaksınız. Kısaca iyi bir okur için yapması gereken iki basamaktan bahseder: “İlk basamak, yani izlenimleri anlayış kapasitesinin en üst düzeyinde algılama süreci, okuma sürecinin sadece ilk yarısıdır; okuduğumuz kitaptan mümkün olan zevkin tamamını almak istiyorsak, bu süreç ikinci bir basamakla tamamlanmak zorunda. Bu sonsuz izlenimler hakkında bir yargıya varmalıyız; bu uçup gidici şekillerden, somut ve kalıcı bir şey ortaya çıkarmalıyız. Hemen değil ama. Okuma eyleminin kaldırdığı tozun yere çökmesini, çatışma ve sorgulamanın dinmesini bekleyin.”
Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler
Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine DüşüncelerVirginia Woolf · Kafka Yayınevi · 201550 okunma
··
94 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Gülci okurunun profil resmi
Bizde bırakalım kitaba tarafsız , önyargısız başlamayı yazarın özel hayatındaki bir davranışından dolayı bile onu okumayı bırakanlar , kitaplarını çöpe atanlar , var kaldı ki zaten yazar sanki o kitapları onun için yazıyor ( bu konuda yakın bir arkadaşımın güzel düşünceleri vardı ;).. ). İkinci el kitaplar bana da hep farklı gelir ( sanki üzerlerine yaşanmışlık kokusu sinmiş gibi ) ve başkaymış gibi gelir ama ben daha çok kitabın benimle özdeşleşmesini severim bana aitmiş gibi benimseyip okurum hatta bu yüzden bitince çoğu kez üzülürüm.... " Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir " hatta Heraklitos bir nehirde bile iki kez yıkanamayız demiş. İnsan da bazen bir kaç saatte bile günlerce belki aylarca yaşayamadığı değişmişi yaşıyor.. Ellerine sağlık bilgilendirici bir inceleme olmuş..
RA okurunun profil resmi
Teşekkürler Gülci, biliyorsun bizim toplum insanların özel hayatını kurcalamaktan son derece zevk alıyor. Hal böyle olunca aman bir yere gelmiş birinin bir hatasını bulalım da yok edelim onun sevdasında maalesef ve bizimkiler ahlaklı değil, daha çok ahlakçı oysaki yazar ölür gider ama kaliteli bir eser asırları devirir. Yıkmayı yok etmeye bayılırız öyle bir huyumuz. Özellikle bu yıkma esnasında bir linç oluşuyorsa zevkten dört köşe oluyoruz. Bir de okurken değerlendirirken yazarları siyasi, dini veya felsefi görüşlerimize göre değerlendiriyoruz. Özellikle siyasi olarak aynı eksendeyse ööö dese vay bee öööö demiş gelin bir etkinlik yapalım falan geliyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.