Bu alıntıda Oğuz Atay ile aynı dönemde yaşamış olan Edip Cansever'in "Ben Ruhi Bey Nasılım"ını görüyorum. Tutunamayanlar'daki iç hesaplaşmalar ve iç monologlar, Edip Cansever'in dedikleriyle de örtüşüyor:
"Beni anlamaz
Anlamaz, niye anlasın
Anlaşılmak -değil mi ama!- sanki kimsenin
olamaz"
Söz, anlayana; dert, dinleyene anlatılıyor. Ve gerçekten de görür görmez anlamasan da hissediyorsun ya da gözlemliyorsun seni anlayamayacağını o kişinin. Tam da şu alıntı geçer aklımdan o zamanlarda:
“Yarayla alay eder yaralanmamış olan.”
Anlatmanın yararsızlığını gördüğüm halde herkese anlatmam gerekeni anlattım. Hep boşa çabaladım yine de hala anlatmaya devam ediyorum ve bir gün anlatmayı bırakacağımı da sanmıyorum. Ben de insanım anlaşılmaya mecburum. Bir kişi bile olsa es geçme riskini göze alamam.