Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Pazar köşesinde bugün: Kaptan’ın Sandalyeleri
Şiir denince şüphesiz aklımıza gelen ilk isimlerden birisidir Attila İlhan. Her Mısra’sını ayrı ayrı aklımıza kazıdığımız aşk şiirlerinin yanı sıra kendisinin toplumcu yanının ön plana çıktığı, tarihsel süreçler hakkında bilgiler içeren ve yaşadığı coğrafyanın değerlerine, sorunlarına yer veren şiirlerinin yeri de ayrıdır. Zaten şiirlerinde hayatın her yönüne yer vermesi bize kendisinin neden “Attila İlhan” olduğunu anlatıyor. Bugün ise dikkatleri daha farklı bir noktaya çekmek istiyorum. Dikkatli okurların gözünden zaten kaçmamıştır diye tahmin ediyorum, üstadın tüm şiir kitaplarının kapağında sandalye temalı fotoğraflar yer almakta. Aslında her bir sandalye o kitabın özeti niteliğinde. Çok ince düşünülmüş bu ayrıntı detayla bakıldığında o kadar çok şey anlatıyor ki, insan kendisini adeta bir sanat galerisini geziyor gibi hissediyor. En etkileyici aşk şiirlerinin yer aldığı “ben sana macburum” kitabının kapağında bir erkek ve bir kadını simgeleyen yan yana iki farklı sandalyenin bizlere sevdayı anlatması, “ayrılık sevdaya dahil”in kapağında ayrılık sonrası iki ayağı kesik “yarım” kalmış bir sandalyenin hüznü anlatması, “kimi sevsem sensin”de renk renk sandalyeler bir renk cümbüşü yaratsa da hepsinin sandalye temelinde unutulmayan o “sevgili”yi çağrıştırması, “yasak sevişmek”te ucuz otel yatağının yanında yer alan sandalyenin acıların unutulması için farklı bedenlere sığınılmasını anlatması, “tutuklunun günlüğü”nde spot ışıkları altında kalmış bir sandalyenin saatler süren sorguları anlatması gibi gibi gibi… Her biri ayrı bir hikayeyi sandalye özelinde anlatıyor bize. Aslında her bir kitap ve sandalye hakkında daha çok şey yazılabilir ama gerisini siz değerli okuyucuların hayal gücüne bırakıyorum. Keyifli okumalar. *Umut Barış TEK
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.