Gönderi

296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Batı felsefesi ve Adler psikolojisinde uzman olan Ichiro Kishimi, ödüllü makale ve kitap yazarı Fumitake Koga ile birlikte Sokrat ve Eflatun ikilisine benzer bir ilişki kuruyor. Bir filozof ve genç arasında geçen diyaloglar oldukça derin bir düşünce sistemini okurla buluşturuyor; “Bireysel Psikoloji”. Üstelik sade ve anlaşılır bir dil ile..Alfred Adler’in fikirlerini felsefi bir bakış açısından okumak şahaneydi. Zaten yazara göre Adler psikolojisi Yunan felsefesiyle örtüşen bir düşünce türü ve esasında bir “felsefe”. Hem psikolojiye hem felsefeye olan meylim neticesinde yolumun kesiştiği Kendinle Savaşma Sanatı’nı gerçekten büyük bir keyifle okudum. Kitaba dair düşüncelerimi daha detaylıca ifade etme arzumu bastırıp, genel çerçeveye değinerek ilgilisini kendi okuma süreciyle başbaşa bırakayım istiyorum. Üç büyüklerden biri olan Adler (Freud ve Jung’la beraber), kurucusu olduğu Bireysel Psikoloji’de geçmiş nedenleri değil şimdiki hedefleri önceler. Etiyolojinin (nedenbilim) reddi, erekbilimin (amacın incelenmesi) kabulüdür bu. Burada travma kabul edilmez. Ona göre tek başına hiçbir deneyim başarımızın yahut başarısızlığımızın nedeni değildir. Travma yüzünden sıkıntı çekmeyiz. Tersine bunları amaçlarımıza uyduğu için biz yaratırız. Bizi deneyimlerimiz belirlemez ancak bunlara verdiğimiz anlam belirler. Nihilizme taban tabana zıttır bu düşünce tarzı. Bizi duygularımızın kontrol ettiği fikrini reddeder. “İnsanlar için itici güç, geçmişte aldıkları sonuçlar değil, kendi belirledikleri hedefe doğru ilerlemektir.” Ne yazık ki insanlar etraflarındaki şeyler hakkında yakınıp dururlar ancak değişmezler çünkü olduğun gibi kalmak daha kolay ve güvenlidir. Nihayetinde değişim endişe yaratır, değişmemekse hayal kırıklığı. Adler şöyle der; “Tüm sorunlar, kişiler arası ilişkilerle ilgili sorunlardır.” Bizler, birisiyle yarışmak için yürümüyoruz, sadece şu anki halimizi aşmaya gayret etmemiz gerekiyor. Diğer insanları rakip değil yol arkadaşı olarak gördüğümüzde, dikey değil yatay arkadaşlıklar edindiğimizde, güven ve itimat dolu ilişkiler kurduğumuzda bu kişiler arası sorunlar çarpıcı şekilde azalacaktır. Ancak rekabet, kaybetme ve kazanma merceklerinden arındığımızda gerçek anlamda değişimi başlatabiliriz. Yine Adler psikolojisinde davranışlara yönelik iki hedef vardır. Birincisi, kişinin kendine güvenmesi ve toplumla uyum içersinde yaşaması iken ikincisi psikolojinin bu davranışları destekleyen hedefleridir; “bu beceriye sahibim” ve “insanlar yoldaşımdır” bilinci. Bu noktada bireysel psikoloji ismi yanıltıcı olabilir. Esasında burada kastedilen bireyin toplumu reddettiği bir bencillik değil, özgeciliktir. Ancak toplum içerisinde “birey” oluruz. Başta zikrettiğimiz önermenin tersi, yani kişiler arası ilişkilerin mutluluğun kaynağı olduğu da bir gerçektir. Benliğe olan bağlılıktan (kişisel çıkar) başkalarının iyiliğini düşünmeye( sosyal çıkar) geçersin. “Bir kişi, topluma faydalıyım, diye düşünebilirse gerçek değerini anlar. Adler psikolojisinde sunulan yanıt budur.” Yine Adler, mülkiyet psikolojisini üstünü çizerken, kullanım psikolojisinin altını çizer. “Hayatını kendin için yaşamıyorsan kim senin için yaşayacak?” sorusu okura yöneltilen çarpıcı bir sorudur. Ve yine vurgulanması gereken önermelerden biri; “Önemli olan kişinin nasıl dünyaya geldiği değil, o malzemeyle ne yaptığıdır.” Elimizdeki malzemelerle nasıl bir eser ortaya koyduğumuz üzerine uzun uzun düşünmeli..
Kendinle Savaşma Sanatı
Kendinle Savaşma SanatıIchiro Kishimi · Koridor Yayıncılık · 20191,125 okunma
··
535 görüntüleme
Smr okurunun profil resmi
Hüdanur yine harika bir inceleme 💫
Hüdanur Demir okurunun profil resmi
Beğenmene çok sevindim 💐
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.