Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 günde okudu
Spoiler içerir! Martin Eden, kendini yeniden yaratan bir insanın serüvenidir.Bu dönüşüm sırasında etrafına türlü insanlar çıkıyor, bir kısmı ona destek olurken bir kısmı da tabiri caizse köstek oluyor. Bu serüvenin baş mimarı ise kitaplar! Martin, birkaç hergelenin genç bir çocuğu patladığını görür ve onu kurtarır.Genç de onu evine davet eder. Olan işte orada olur. Hem koca bir kütüphaneyle hem de hayatının aşkıyla orada karşılaşır. Bu karşılaşma, Martin'in kendini geliştirme sürecindeki ilk fitil ateşidir.Başlarda sevdiği kıza erişme çabasıyla başlayan okuma maratonu daha sonralarda kendini tanıyan, nereye varmak istediği üzerine kafa yoran, büyük bir hızla mesafe kat eden bir gencin çağının insanlarından çok ayrı bir kulvardaki maratonuna evriliyor. Neredeyse tüm zamanını okumaya ve düşünmeye sarf ediyor. Daha sonraları, kendi algılamasındaki hızı ve yazarlığa dair yeteneklerini keşfettiği noktada da yazar olmaya karar veriyor. Alt sınıftan gelen Martin'in bu çabası burjuvalar için fuzuli görülüyor. Nihayetinde o bir işçi, mektep yüzü görmemiş bir emekçi. Kim ne diye onun fikirlerine, yazdıklarına değer versin ki! Başta sevdiği kadın ve ailesi olmak üzere etrafındaki pek çok kişi ona bu muameleyi yapıyor. Kitapta da üzerinde durulan eleştirilerden biri de bu. Sözde okullarda ezberletilmiş kalıp yargılarla beyinleri ve sığ hayal güçleri kesin hudutlarla çizilmiş burjuvalara karşı; işçi sınıfından gelen ve her türlü kalıpları yıkarak geniş ve marjinal düşünebilen bir genç: Martin Eden! Fikirlerine itibar edilmemesinin tek gerekçesi alt tabakadan gelişi değil elbette. Döneminde baş kaldıran radikal fikirleri oluşundan. Aslında "burjuvalar" anlayamadıklarından anlam veremiyorlar bu gence. Asırlardan beri acısı var olan, kalabalıklar içinde yalnız, cahiller içinde âlim bir adamın iç sıkıntısı tabiri caizse. Martin, yazılarını yoksulluk başta olmak üzere tüm zor koşulların altında dergilere, yayınevlerine gönderiyor. Tüm çabaları ret mektuplarıyla karşılanıyor. Oysaki Martin, yazdıklarından çok emin, çok da umutlu. Paraya ve itibara en muhtaç olduğu dönemde üstelik. Martin, daha sonraları -ciddi anlamda tek destekçisi- dostunu kaybedince büyük bir bunalıma giriyor ve her şeyden vazgeçiyor. Tam da bu sıralarda Martin'e paralar yağmaya başlıyor. Döneminin en popüler yazarlarından oluyor. Tüm fikirlerine karşı duranlar tarafından birden destek görmeye başlıyor, önceleri evlerinden kovanlar bir bir yemeğe davet ediyor onu. Martin Eden, bu noktada bir şey daha öğreniyor yaşadıklarından. İnsanların değer verdiği ve peşinden koştuğu şey "itibar''dı aslında. Oysaki o, tüm bu hikâyeleri, kitapları onu aşağılayarak eleştirdikleri dönemde yazmıştı. O, yine aynı Martin'di ancak değişen insanlardı. Alçak, ikiyüzlü, etiket peşinde koşan insanlar. Tüm bu olanlar bir anlamda Martin'in kalbine ağır gelmişti. Artık bu dünya, onun için peşinden koşmaya değmeyecek bir maskaralıktı. İşte bu sırada ait olduğu yere denizlere döndü. Martin Eden, beni oldukça etkileyen ve düşündüren bir kitaptı. Etkilemesinin başlıca sebeb,i Jack London, karakteri öyle bir betimlemiş, iç dünyasını öyle güzel tahlil etmiş ki karakter sizin beyninizde dolaşıyor, dokunma hissi uyandırıyor. Bu kadar başarılı betimlemelerin altında iz bırakan yaşanmışlıklar vardır elbette! Nedense bu kitap bana "Okulsuz Toplum"u hatırlattı. Yanlış eğitim, bireylerin yaratıcılıklarını söndürür, kalıp yargılarla mezun eder. Oysaki Okulsuz da kendini geliştirebilen hatta okulun bile veremeyeceği bilgiye ulaşan bireyler vardır. İşte bunlardan sadece bir tanesidir Martin Eden!
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,6bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.