Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

468 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Not: Bu değerlendirme yazısı işbu eser hakkında Doç. Dr. İbrahim Seçkin Aydın’ın kitap incelemesi ve sosyal ağlarda (yazara ait facebook sayfası) eserle alakalı yapılmış paylaşımlar da okunduktan sonra yazılmıştır. Değerlendirme Bir alan ile alakalı en doğru kılavuz yine bu alanda uzmanlaşmış ve temelden gelen kişilerce yazılabilir (istisnalar vardır elbette). Eser adının ‘’Türkoloji Öğrencisi İçin Bir Kılavuz Denemesi-Türk Dili ve Edebiyatı’’ şeklinde olması okuyucuyu: ‘’Ben akademik bir yapıt okuyacağım ve bu beni dil ve anlam açısından zorlayacak mı acaba?’’ minvalinde düşüncelere (ki bu düşünce okuyucunun tembelliğidir bir yerde) sürüklese de öyle olmadığı okundukça anlaşılıyor. Okuma sürecim pandemiye denk gelmesi ve: ‘’Eğitim hep sevdiğimiz şeyleri yapacağımız bir süreç değildir. Eğitim disipline olma, sınırlarımızı zorlama ve biraz da sıkılmayı öğrenme sürecidir. Sıkılmak da hayatın içindedir ve yaşanması gerekir.’’ (Kerimoğlu, 2020: 31) söylemini bu süreçte hayatımın birçok alanında göz önüne almamı sağlaması önemliydi. Yazarın Türkoloji konusunda bir tek konuya (soruna) takılı kalmaması ve alan içinde dallanıp budaklanması okuyucu için gayet bilgilendirici. Kitabın ilk sayfalarında yer alan 1. ve 3. dip not açıklamaları (bk. Sayfa 2-3) yazım kurallarının kullanılabilirlik noktasında, TDK’nin de dikkate alması gereken, birtakım açıklamalar içermesiyle önem arz ediyor. Eser Türkoloji bölümüne girmeyi hedef edinmiş veya bir şekilde bu yolda kendini bulmuş öğrencilere tercihleri öncesinde ‘’olası muhataplarının neler ve kimler’’ olduğunu gayet ayrıntılı gösteriyor. Bu konuda kitapta Eğitim Programı Örneği ile aydınlatıcı bir fikir sunuluyor. Kitapta Türkiye’de lisans düzeyinde eğitim veren Türkoloji bölümlerinin ağ adreslerine yer verilmesi (biraz da üşengeç olan toplumumuz için) çok yararlı. Yine kitapta hangi üniversitede kaç tane öğretim üyesi var, buradaki bölümlerin kontenjan sayısı kaçtır gibi öğrenci için önemli olan (en azından önemli olduğunu düşündüklerini varsayıyorum, umarım öyledir) bilgilerin yer alması yazarın öğrencilere ‘’Ben dostum.’’ deme şekli olarak yorumlanabilir. Yine yazarın öğrenci ve okuyucularını yalnız bırakmadığını hissettirdiği bir başka köşe ise alan eğitimi ve öğretimi adına kitapta çokça (kaynak) yazılı eser ve ağ adresi vermiş olması. Bunların yanında lisansüstü başvurularında kolaylık sağlayacak şekilde ‘’Türkiye’deki üniversitelerin enstitülerinde bulunan Türkoloji alanlarına yönelik lisansüstü programları (2019)’’ bir liste eklemesi oldukça düşünceli bir davranış. Alanda uzmanlaşmış olan profesör yazarımızın kitapta şahsi tavsiyelerde bulunması akademik bilgilere sohbet havası katmış. Bu da eserin okunurluğunu olumlu anlamda etkiliyor. Eserinde yer yer Türkoloji adına çalışmalarda bulunmuş yerli ve yabancı birçok Türkolog’un tanıtımının yapılması hem alan öğrencilerinin hem de ilgililerinin ufkunu açmak yolunda gayet iyi düşünülmüş. Yazarın milli kimliğe ve Türk diline duyduğu ilgi gözle görülür niteliktedir. Bunu okuyucusuyla paylaşmayı kendine karşı sorumluluk bilmesi biz Türkoloji öğrencileri ve okuyucuları için altın değerinde. Yazarın bilimsel dayanakları yanında takındığı üslup kitabın adeta bir nehir gibi akmasını sağlıyor. Konular arasındaki geçişlerde okuyucunun beğenisine sunulan sanatsal yapıtlar (ki bu pek de alışık olmadığımız bir nokta) okuru ‘’Okumaya devam et ilerleyen sayfalarda kim bilir daha ne şaheserler seni bekliyor.’’ düşüncesine sürüklüyor. Öyle ki yazarın bu naifliği ‘’Müzik Kutusu, Şiir Köşesi, Sinema Kutusu’’ ile sağlaması okuyucuda en kalbi duygularla minnet uyandırıyor. Yazarın eserde bilimsellikten ödün vermediği de açıktır. Birçok yerde dayanak oluşturması, atıfta bulunması, kaynak göstermesi vb. bunu gösteriyor. Yazar eserinde şu satırları kaleme almış: ‘’Devletlere, dinlere, milletlere, ideolojilere, kişilere göre bilim olmaz. Bilim evrenseldir.’’ (Kerimoğlu, 2020: 28). Bu söylemini sadece kâğıt üzerini karalamak amacıyla yazmamış. Çünkü eser okundukça bu söylemin desteklendiğini gerçek okur hemen fark edebiliyor. Mesleki ve akademik atamaların hangi aşamalardan oluştuğunu adım adım anlatması ve başvurular için gerekli evrakların sıralanmasını açık şekilde ifade etmesi eseri Türkoloji alanında başucu kitapları noktasına taşıyor. Yazarın eseri kaleme alması konusunda bir derdi var. Kendisi bunu sorumluluk olarak ifade ediyor. Bunun yanında okuyucusunu birçok konuda rahatsız etmeyi de başarıyor. Konular işlenirken bazen açıklamada bulunmak, bazen görüş belirtmek, bazen de birtakım yönergeler vermek için parantezler açmış yazarımız. Bunları okurken başımı kitaptan kaldırıp bulunduğum ortamı kontrol ettiğim oldu. Çünkü yazar sanki sizinle berabermiş de yanınızda size refakat ediyormuş gibi bir his uyandırıyor. Kitabı okurken her sayfasında; kendini sorumlu hisseden, akademisyenlerimize biraz daha kırgınlık duydum. Şöyle ki ben bu eseri lisans eğitimimin bitmesine yakın okuyorum (çünkü bu sıralar yayınlandı). Türkoloji için gerçek anlamda alanın tozunu yutmuş biri elinden böyle bir eserin yayınlanması için neden bu kadar beklenildi. Bu açıdan alan akademisyenlerine sormak için hep bu soruyu düşünüp durdum. Yazarın alanında net bir farkındalık yaratarak, bu eseri bizlere adeta ‘’Türkoloji’nin Biyografisi’’ olarak sunmuş bulunması işbu alan için bir nimettir.
Türk Dili ve Edebiyatı
Türk Dili ve EdebiyatıCaner Kerimoğlu · Pegem Akademi Yayıncılık · 202023 okunma
·
170 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.