Gönderi

348 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
''Duvar''
İki gezegen var: Urras ve Anarres. Urras, kapitalizmin hüküm sürdüğü, yöneten ve yönetilenlerin, zengin ve yoksulun, iyi ve kötünün en uç noktalarının yaşandığı bir gezegen. Aynı kendi yaşadığımız dünya gibi. Urras'ın bu sisteminden memnun olmayan Odo yıllar önce gezegenlerarası yolculuk yaparak Urras'ın ayı olan Anarres'e yerleşip bir uygarlık kuruyor. Burada, sahiplik yok, paylaşmak var. Hükümet yok, bireysel özgürlük var (!). Dr. Shevek Anarresli bir fizikçi. Eşzamanlılık kuramını kanıtlamaya çalışıyor. Fakat kendi ülkesinde onu anlayacak, fikirlerine değer verecek kimse yok. Bu nedenle Urras'taki fizikçilerle iletişim kurmayı denese de bu engelleniyor. Bu nedenle fikirleriyle iki dünyayı birleştirmek, gerçek kardeşliği sağlama yolunda bir elçi olmak için Urras'a yol alıyor. Çünkü: '' İnsanlar büyük uzaklıkları aşamazlar, ama fikirler aşabilir.'' Fakat burada istedikleri, varolan savaşta onun kuramını kullanarak karşı tarafı etkisiz hale getirmek, insanları öldürmek. Shevek ne kadar kendi dünyası çölle kaplı olup Urras'ın sahip olduğu bolluk tarafından etkilense de sonrasında anlıyor ki burası cennet olarak görülmekten çok uzak ve kendisini misafirperverlikten dolayı değil sahip olduğu kuramları kullanabilmek için kabul ediyorlar. '' Birbirini öldüren ülke adları değil, insanlar. Askerler neden gidiyor? Bir insan neden gidip yabancıları öldürür? '' Kitap, kapitalizm ve komunizmin her ikisine de eleştiri niteliğinde. Komunizmle yönetilen Anarres'te her ne kadar herkes kendini özgür varsaysa da aslında özgür değiller. Gidecekleri ''acil'' işler belirleniyor, bu işler yüzünden aileler ayrılmak zorunda kalıyor ve kimse buna itiraz etmiyor. Shevek'in hangi mektuplarının Urras'a gidip gitmeyeceğine birileri karar veriyor. Ne kadar dayanışma, kardeşlik ve özgürlük fikirleriyle kurulmuş olsa da Anarres, bir diktatörlüğe dönüşüyor. Fakat Anarres'te yaşayanlar kafalarına bir ''duvar'' örüp bunun özgürlük ve dayanışma olduğuna kendilerini öylesine inandırmışlar ki duvarın gerisinde gerçekte neler olduğunun farkında değiller. Sadece Anarresliler değil Urraslılar da bir duvarla çevrili. Bu duvarın adı kapitalizm. Zenginler sahip olduklarıyla o kadar sarhoş halde ki, kendi fanuslarının dışında açlıktan ölen, savaşta birbirini katledilen insanları görmekten çok uzaklar. Herkes halinden memnun. Shevek ise bu durumu bitirmenin peşinde. ''Duvar yapanlar kendi tutsakları oluyorlar. Toplumsal organizmadaki uygun işlevimi yerine getireceğim, gidip duvarları yıkacağım.'' Shevek'in fikirlerine gerçek bir duvar yıkıcı diyebiliriz, kendi zamanının çok ötesinde (eşzamanlılık kuramına göre aslında hem ötesinde hem de değil). Bu nedenle her iki dünya tarafından onu anlayan insan sayısı çok sınırlı. Buna rağmen her iki dünyada da kendini anlayanlarla beraber, bulunan düzene başkaldıran oluşumlar kuruyor ve farkındalık yaratıyor. İnsanları düşünmeye, duvarlarını yıkmaya, duvarın gerisindeki gerçeği görmeye itiyor. Bunun yanında kitap, doğrunun çok değişken olduğunu da bize açık bir şekilde gösteriyor. Komunist Anarres'te ayıp olarak karşılanan yalnız yaşama, paylaşmama; kapitalist Urras'ta gayet akılcı davranışlar olarak görülüyor. Fakat doğru ne olursa olsun mutlak yanlış tek aslında. ''Farklı güneşlerin ışıkları farklıdır, ama tek bir karanlık vardır.'' Bir bilimkurgu romanı ancak bu kadar toplum eleştirisi niteliğinde olabilirdi. Anlatımı yoğun olmasına rağmen birçok şeyi yeniden düşünmeme, bulunduğum toplumla karşılaştırma yapmama, düşünce duvarlarımı yıkmama sebep olan bir kitap oldu. Düşünürken, aslında özgür olup olmadığımı sorguladım. Acaba bizler de Anarresliler gibi düşünce ve eylemlerimizde özgür olduğumuzu sanıp aslında başka şeyler tarafından kontrol ediliyor muyuz? Tüm bencillik ve sevgisizlik duvarlarının yıkılması dileğiyle.
Mülksüzler
MülksüzlerUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 202112,6bin okunma
··
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.