Gönderi

400 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Yahudilerin Kökeni Hazar Türklerine mi Dayanıyor?
Cengiz Özakıncı’nın yapıtlarının hepsi birbirinden değerli. 2007’den beri takip ediyorum kendisini. Yazarla tanışmama vesilen olan “İblisin Kıblesi”ni okuyunca çok büyük bir yazarla karşılaştığımı anlamıştım. Kitaplarını o kadar beğeniyorum ki piyasada baskısı olmayan “Nomos ve Aydın”ı Aydın’da bulamadığım için Ankaralı bir arkadaşımdan kitabı sahaflarda bulabilirse göndermesini rica etmiştim yaklaşık on sene önce. Tabii ki o zaman nadirkitap.com’dan haberim yoktu. Sağ olsun arkadaşım bulup gönderdi bana kitabı. “Nomos ve Aydın” ile birlikte Cengiz Özakıncı külliyatını tamamladım. Şu an elimde sadece “Türk Savun Kendini” kitabı yok. Kitaptaki yazılar “Bütün Dünya” dergisinde yayımlandığı için almak için acele etmiyorum. “Derin Yahudi”yi ilk kez 2010 yılında okudum. Hatta okuduktan sonra yazarı aradım ve kitap hakkında sohbet ettik. “Cengiz Bey” demiştim, “kitabı okurken ürettiğiniz her karakterin, yaşanan her olayın gerçek olduğu hissine kapıldım. Neyin gerçek, neyin kurgu olduğunu nasıl ayırt edeceğiz?” Aslında neyin gerçek olduğunu az çok biliyordum, ama kurgu bazen gerçekle karışıyordu. “İşte bir yazarın başarısı.” diye cevap verdi Özakıncı ve on dakika gerçeklikle kurgu arasındaki ilişki üzerine konuştu. Yazar birçok benzetmeyle anlatmaya çalışmıştı bu ilişkiyi. Aklımda kaldığı kadarıyla şöyle demişti: “Bir tiyatro sahnesi düşün. Oyunculardan biri gazete almış eline, okuyor. Sahnedeki gazete gerçektir, ama oyuncuların hâl ve hareketleri kurgudur, oyundur.” Dekor gerçektir, ama oyuncular, adı üstünde, oyun oynar. İşte “Derin Yahudi” oyuncularıyla, dekoruyla arka kapağında yazdığı gibi gerçekten de “roman ötesi” bir çalışma. “Derin Yahudi”yi 11 yıl aradan sonra tekrar elime aldığımda daha önce sanki hiç okumamışım gibi geldi bana. Anlatılan konuların çoğu aklımda kalmamış. İlk sayfalarda yer alan Orhan Pamuk’la ilgili olan kısım ve Yalçın Küçük ile Soner Yalçın’ın adbilim çalışmaları aklımda kalmış yalnızca. İkinci kez okuyunca daha iyi kavradım anlatılanları. “Derin Yahudi”, dünyada yaşayan Yahudilerin yüzde 95’inin Hazar Türk’ü olduğu savı üzerine kurulu, Türklük bilinci aşılayan, Türk ulusunu aşağılayan yazarlara karşı dik bir duruş sergileyen, Türklük bilincini yozlaştırmaya çalışan iç ve dış düşmana karşı kalemle mücadale eden, emperyalist dünyayı karşısına almış, bütün tabuları yıkan, yeni bilgilerle zihin açan, aynı zamanda yazarın da ideolojik olarak durduğu mevkiyi gösteren ve bütün bunları güzel bir hikâye ile harmanlayan nadide bir yapıt. “Roman ötesi” olarak tanımlanmasının sebebi bu olsa gerek. Çünkü bir romandan çok daha fazlası var. Her yerde bulamayacağımız bir sürü bilgiyle donatılmış. Kurguyla birlikte gerçekler roman kıvamında bir araya getirilmiş. “Derin Yahudi”de Doğu Avrupa’ya göç edip Museviliği benimseyen Hazar Türklerinin şimdiki Yahudilerin atası olduğu savı üzerinden aslında Yahudilerle Türklerin birleşmesi gerektiği, siyonistlerin Kürtlerle aralarında soy bağı varmış gibi yalan haber yaymaları, Aziz Nesin’in kendi ulusunu methederken niye bir anda yüz seksen derece dönüp hor görmeye başladığı, Türklüğü aşağılamaktan hakkında dava açılan Orhan Pamuk’un düşünce özgürlüğü savaşçısı olup olmadığı ve hepsini sıralayamayacağım kadar birçok konu düzgün ve seviyeli karakterlerin olduğu ortamlarda ele alınıp tartışılıyor. Özakıncı verdiği bunca bilginin haricinde “aşk” temasına da göz kırpıyor. Romanda aşkın dışında arkadaşlık, dostluk temalarını da işlemiş. Önceki romanları “Neveser”e ve “Münevver”e göndermeler de var. “Derin Yahudi”, “Neveser” ve “Münevver”den hem daha kapsamlı hem de daha etkileyici. Kitabı, Özakıncı’nın roman anlamında ustalık eseri olarak değerlendirmemiz herhalde abartılı sayılmayacaktır. Daha büyük, daha sarsıcı, “Derin Yahudi”yi aşan bir roman yazar mı bilmiyorum, ama şimdilik “Derin Yahudi” yazarın edebî eserleri arasında en üstün olanı. “Derin Yahudi” Cengiz Özakıncı’nın fikirlerini öğrenmek için ideal bir yapıt. “İblisin Kıblesi”, “Türkiye’nin Siyasi İntiharı”, “Dil ve Din” gibi mümtaz çalışmaları olan Özakıncı bu romanına araştırma-inceleme kitaplarından farklı olarak karakterler ekleyerek edebî bir anlatımı uygun görmüş. Romanın başkarakterleri ise yazarın bizzat kendisi, hem Türk hem siyonist Zelda ve Zelda’nın amcası hem Türk hem Yahudi hem siyonist olan İzak. Yazar, kendini ismini vermeden romanın içine dâhil etmiş. Tankut gibi başka karakterler de var, ancak yazarın Zelda ve amcasıyla konuştuğu bölümler daha uzun tutulmuş. Siyonistlerle Türkler kardeş, ırkdaş, soydaş mı? Gerçekten çok ilginç bir konuya eğilmiş Özakıncı. Romanı topluca ele aldığımda çıkardığım sonuç, atalarımızın ortak olduğu yönünde. Yalnız bunu kimse şu anda kabul edecek durumda değil. Musevileşen Hazar Türkleri -yani dünyadaki Yahudilerin yüzde 95’i- kendilerini Tevrat’a dayanarak üstün bir ırk olarak görüyorlar. Türkler de Filistin davasından, kamuoyunda siyonizmin “lanet” bir ideoloji olarak tanınmasından ve İsrail’in işgal ettikleri Filistin topraklarında Filistinli Araplara rahat nefes aldırmamasından dolayı İsrail’e karşı bir cephede yer alıyor. Her ne kadar Türklerle İsrailliler ortak işler yapsalar da Türk kamuoyunda genel anlamda bir İsrail karşıtlığı hüküm sürüyor. Kitapta savunulan görüş, İsraillilerin yüzde 95’inin köken olarak Hazar Türklerine dayandıkları gerçeğini kabule yanaşmayacağı yönünde. Bunun için de elbette DNA testinin yapılması gerekiyor. Kimin gerçekten Yahudi, kimin Hazar Türk’ü olduğu ancak bu test sayesinde ortaya çıkabilir. İsrail ise Türkleri bir yana bırakıp Kürtleri yanına çekmek için bir DNA masalı uydurmuş, Yahudilerle Kürtlerin soydaş oldukları yalanını yaymış. Birtakım Musevi genetikçilere Kürtlerle Yahudilerin soydaş, ırkdaş, kardeş oldukları yalanı söyletilmiş. “Türklüğü aşağılamak” suçundan yargılanan Orhan Pamuk ve halk arasında pek sevilen, ama Türk ırkını aşağıladığı pek bilinmeyen Aziz Nesin kitapta incelenen yazarlar arasında. Bu iki isimden epey söz açmış Özakıncı. Pamuk’un yargılandığı davada adliye önünde çıkan olayları anlatıp Pamuk’u “düşünce özgürlüğü savaşçısı” olarak görenlere ve de bir yazarın yargılandığı bu talihsiz (!) olaydan dolayı Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinin imkânsız hâle geldiğini savunanlara ateş püskürüyor. Aynı şekilde Aziz Nesin’e de veryansın ediyor. Almanların “onursal doktorluk” vaadine kandıktan sonra Almanları aşağılamayı bir anda bırakıp Türk ırkını beş para etmez bir ırkmış gibi dünyaya tanıtmaya başlayan, kendisine vadedilen onursal doktorluk ünvanıyla başı dönen, ün ve ödül peşinde koşan Aziz Nesin’in hiç bilmediğimiz ya da bilerek saklanan bu yönlerini okuyunca “daha bilmediğimiz ve daha bizden saklanan neler var acaba” diye düşünmeden edemiyorum. Okuduğum kitaplardaki yazım hatalarına son birkaç senedir değinmiyorum yazılarımda. Eğer gözüme batmayacak kadar yazım hatası olursa es geçiyorum, aldırmıyorum. Ancak bu kitapta fazla yazım hatasına rastladığım için -belki sonraki baskılarında düzeltilir umuduyla- yazmak zorundayım. Söz gelimi birkaç, birtakım kelimeleri bitişik yazılacağı yerde ayrı yazılmış. Siyonizm ve komünizm kelimelerinin ilk harfleri büyük yazılmış hep, oysa küçük yazılmalı. Nazi İşgali yazılmış. Niye işgalin “i”si büyük? Art arda diye yazılması gereken sözcük “ardarda” olarak yazılmış. Ayrı yazılması gereken “her şey” bitişik yazılmış. “Psikolojik savaş” kavramı bir özel isim olmadığı hâlde “Psikolojik Savaş” olarak yazılmış. Hataların hepsini sıralayıp meseleyi uzatmak istemiyorum. Ne var ki 18. baskısına ulaşan bir kitapta bu kadar yazım hatası görmek hiç hoş olmuyor açıkçası. Bu hatalar belki yazarın gözünden kaçtı, ama aynı hataların sonraki baskılarda tekrarlanması itici bir durum. Ana dilimizle yazılan kitapların daha düzgün olması dileğiyle...
Derin Yahudi - Siyon Türk Zelda
Derin Yahudi - Siyon Türk ZeldaCengiz Özakıncı · Filika Yayınları · 200794 okunma
·
84 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.