TOLSTOY VE SİLAHLARINI YAKAN HALK
Büyük Rus yazar Lev Tolstoy, 50’li yaşlarının başında Anna Karenina’yı
(1877) tamamladıktan sonra derin bir varoluşsal boşluğa düştü.
Yaşamın uzak kıyısında ölüm görünmüşken, her şey anlamını
yitirmişti. Etrafına, sıradan insanların yaşamlarına baktı. Ölüm korkusuyla
onlar nasıl baş ediyordu? Aradığı cevabı, -o gün için- 18 yaşında koptuğu Rus
Ortodoks Kilisesi’nde buldu. Burjuva alışkanlıklarına veda etti ve dine döndü.
Ancak beynindeki sesler susmak bilmiyordu. O sesler kiliseyi bir kez daha
sorgulamaya başlamıştı. İronik şekilde, inancı sarsılmış bir dindara dönüştü.
Girdiği çıkmaz, onu Hıristiyanlığın farklı bir yorumuna ulaştırdı. Tolstoy’a
göre, İsa peygamber “Tanrı’nın oğlu” değil, “yaşamın gerçek tarifini bulmuş
bilge bir insan”dı. Ayinleri, mucizeleri, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’u, ruhun
ölümsüzlüğünü ve pek çok dini doktrini reddediyor; bunların Hıristiyanlığın
asıl mesajını perdelediğini söylüyordu. Dini otoritelerin tepesinin tasını
attırmıştı. 1901 yılında Rus Ortodoks Kilisesi’nden aforoz edildi yazar.
Tolstoy’un Hıristiyanlığa getirdiği ve
zamanla Tolstoyizm olarak anılacak yeni
yorum; öfke ve şehvetten uzak durmayı, yemin
etmemeyi, düşmana düşmanlıkla değil, iyilikle
karşılık vermeyi telkin ediyordu. (İleriki yıllarda
Hindistan’da Gandi’nin pasif direniş eylemleri
de Tolstoy ilhamı taşıyacaktı). Böylece bir
pasifist oldu Tolstoy ve takipçilerine de askere
gitmemelerini salık verdi. Kiliseden kopan
Malakanlar ve Duhoborlar ile yolu işte burada
kesişti. İnsan öldürmemek için silahlarını
yakan Duhoborların, “Tanrı nedir?” sorusuna
verdikleri cevaptan çok etkilenmiş olması
mümkün: “Tanrı bir sözcük, bir ruh ve aşktır.”
Lev Tolstoy, Rus Çarlığı’nın topraklarından
sürdüğü bu topluluklara büyük destek verdi ve son romanı Diriliş’in
(1899) gelirlerini de Duhoborlara bağışladı. Bu ayki kapak konumuz, işte
bu hikâyenin Kars’taki izdüşümüne odaklanıyor. Atlas’tan yazar Alkım
Doğan ve fotoğrafçı Serkant Hekimci, yıllar önce Anadolu’dan ayrılan
bu toplumların son temsilcilerini buldu. Salgın sebebiyle evlere girip
çıkılamadı, tüm röportajlar ve çekimler dış mekânlarda, Kars’ın güzelim kış
fonunda yapıldı.