Afroamerikan,siyasetçi,gazeteci,yazar,konuşmacı Frederick Douglass,kendi hayat hikâyesi olan bu otobiyografik kitabını 1845 yılında yayımlar. Annesi köledir babası ise annesinin efendisidir. Köleliğe karşı her daim çaba içinde olan Frederick Douglass aynı zamanda başkonsolosluk yapmıştır. Konuşmacılığı kaçak bir köleyken başlar. Bu haklı mücadeleyi okurken gerildim,yaşanan işkence ve ötesini okudukça insanlara anlam veremedim.Anlatım doğumundan itibaren var olan haksızlıktan başlıyor.Bir insan için olması gereken belki de tek şeyin yoksunluğunu çekiyor ; Özgürlük. Bazı cümleler var ki, yaşanmış olması insanlık adına bir utanç.Bazı bölümler vardı,bırakın utancı o yazılanlara insanlık adına herhangi bir yer bulamadım. Douglass köleliği,kendi köleliğini henüz çocukken anlamaya çalışır, doğduğu yılı beyaz çocukların aksine bilemez,soramaz. Sistem gereği bir yaşına varmadan annesinden uzakta bir yere kiralanan bu çocuğa, annesinin cenazesine katılması için izin bile verilmez. Kırbaç,ellerin kancalara bağlanması,kan,hakaret,yıllık verilen ve yetmeyen kıyafetler vb.zulümlere henüz küçükken şahit olur, köleliği anlamaya çalışır.Efendi ya da gözlemcilerce köleler öldürüldüklerinde,bu suç olsa bile beyazların mahkemeye çıkmadıklarını görür.Kendisi de aç,yataksız ve kıyafetsizdir.Henüz sekiz yaşlarındayken başka bir yere gönderilir ve bu yer onun hayatının bir dönüm noktası olur.Douglass’ın özellikle yeni sahibinin eşine söylediği bazı sözleri duyması,yaşadığı birkaç olay bu dönüm noktası için çok önemlidir. Köleliği eleştiren,köleliğe başkaldıran,zulüm ve umut dolu bir hayatın kitabı.Sahibi öldüğünde, sahibinin mallarıyla beraber kölelerini de değer tespitine dahil eden bir sistemin sorgulandığı,güçlü bir otobiyografi. Bir kişinin başına illa efendi gerekiyorsa bunu bir tek kişi yapabilir;Kişinin kendisi!

Amerikalı Köle Frederick Douglass’ın Yaşam ÖyküsüFrederick Douglass · Gece Kitaplığı · 202044 okunma

·

50 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

hernevikitap