Gönderi

Üç Frenk Havası
Requiem Bozkırda yaz akşamları seni seyrederdi seni seyrederdi ormanda gürbüz sabah ağırkanlı bir güneşle yaşanan kış ağır, kanlı bir güneşle yaşanan hasat zamanı bekarların kaburgalarına gümleyen karanlık isterik kokusu beyaz dantelaların seni seyrederdi sen diriyken sana bakmak başlı ve sonlu bir uğraştı sanki. Gövdene imrenirdi ok atmayı bilenler gövden aklın gibi engebeli ve dakikti sokaklarda kavga çıkardı senin yüzünden sen topuğunu gösterirdin ve dövüş başlardı ejderlerle çarpışırdı bey çocukları müminler müşriklerle savaşırdı. Toprak ve yağmur savaşırlardı anahtar ve kilit birbirlerine girerdi ekmekle bulutlar kan ve su nadirle zenit. Isıtırdın salkımları bağlar bozulunca tohumların bilgisine hısımdın beyninde yelkenlerini açarak serinlerdi kısır kadınlar sen diriyken sepetlerine çiçek doldurup insanlar peşinden gelirlerdi serüvenler peşinden yürürdü endazelerin mekikler otlakların yörüngesindeydi ayıklardı insanların rüyalarını yaktıkları tütsü, okudukları yasin. Sonra öldün, sonra ıslıkladılar seni gösterişsiz tabutunu yuhaladılar lahana yaprakları attılar sana sonradan görme tombul ortayaşlılar semiz, genç burjuvalar seni tepeden tırnağa fermuarladı. akşam gezmesine çıkan emekliler bile duygusuzca silkeledi üzerlerinden senin gözyaşlarını Bir soğuk uzay parıltısıyla anılıyorsun artık kuru bir bilgisayar tıkırtısıyla açıyorlar taçyapraklarını ancak bir alkol koması sırasında senin yorgunluklarını hastanelere makbuz yaptılar çekingen duruşunu intihara karşı kullanıyorlar koğuşlarda çünkü çoktan alum götürdü seni alum alum gündelik sözlerimiz arasında geçecek kadar kaba.
·
18 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.