İkinci Dünya Savaşı'nın insanlık tarihi adına utanç verici zamanlarının anlatıldığı Rudi Weiss ve Erik Dorf'un günlüklerinden oluşan kitapta mevki ve rütbe uğruna duygularından, hislerinden ve insanlıklarından kendini soyutlayan bir güruhun planlı, projeli ve düzenli bir şekilde uyguladığı oldukça profesyonel bir toplu katliama tanık oluyoruz. Kendilerine kısaca Nazi adı verilen bu güruhun saçma sapan fikirleri ve deneyleri doğrultusunda insanların kobay olarak kullanılmak üzere, evlerinden tedavi edilmek amacıyla hastaneye götürüldüğü yalanı söylenerek, kağıtlara sarılıp devasa motorların eksoz gazlarıyla öldürüldüğünü, yoktan nedenlerle türlü çeşitli işkencelere maruz kalarak taciz, tecavüz, hakaret ve aşağılamalar eşliğinde öldürüldüğünü, sokaklarda bir ekmek kabuğu için dövüşen çocukların öldürüldüğünü, kısaca sürekli öldürüldüğünü okuyabilmek için oldukça sağlam bir bünye gerekiyor.
İnsanlık onurunu ayaklar altına alan suçlamalar, işkenceler, aşağılamalarla dolu ölüm kampları. Ve işkence, tutuklular "Çalışmak insanı özgür yapar" yazılı o meşhur tabelanın altından geçtikleri anda başlıyordu.
Nazilerin eziyetlerinden kurtulmak için tek kaçış yolunu ölmekte bulan binlerce Yahudinin dramı.
Her gün milyonlarca insanın öldürülmesi için emirler veren fakat yüz kişinin kurşuna dizilmesini seyretmeye dayanamayan subaylar...
Kitleleri öldürmek için kurulan fabrikalar. Her gün düzenli olarak gaz odalarında "imha" edilen on iki bin insan. Her gün on iki bin...
Zorla deniz suyu içirilerek acılar içinde ölmeleri seyredilen Çingeneler...
Sessizce sıraya giren, bir suç işlemiş gibi sürekli özürler dileyen, emirlere boyun eğen ve ölen insanlar... Kitleler halinde ölen, öldürülen insanlar. Yahudiler, Müslümanlar, Çingeneler... Zorla kazdıkları çukurlara bir kaç saniye içinde, çırılçıplak bir şekilde, üst üste birer paçavra gibi yığılıveren çocuklar, kadınlar, yaşlılar...
Milyonlarca insanın, milyonlarca ailenin nedensiz bir nefret ve toplumsal bir cinnet neticesinde yok edilişi...
Soykırım, 1935-1945 yılları arasındaki bu on yıllık süreci ve yukarıdaki satırlarda yazdıklarımı dört yüz sayfa içinde belgesel bir nitelikle anlatıyor. Kitapta adı geçen karakterler gerçek. Kitapta anlatılan yerler gerçek. Ve kitapta yazılanlar ne yazık ki gerçek...
Auschwitz: 1.100.000
Treblinka: 850.000
Belzec: 600.000
Chelmno: 340.000
Sobibor: 250.000
Theresienstadt: 80.000
Majdanek: 78.000
Buchenwald: 56.000
Ve maalesef bu rakamlar da gerçek. Adına bugün istatistik deniliyor fakat her bir rakam yok edilen bir can. Umarım dünya bir daha ne Hitler gibi bir ruh hastası ne de böyle ruh hastalarının peşinden sürüklenen kitleler görmez.