DOSTUM SENİN SORUNUN NE ?
"Ancak , benim şu anki kişisel sorunumdaki acıyı yaşama rolü , diğer tüm insanlardan soyutlanmış halde."
Herkesin acısı kendine en büyük. Kimsenin acısı ve derdi kimseden az veya çok değil. İnsan olmanın ve dünyaya gelmiş olmanın derdini çekiyoruz. Bir Türk , Bir Japon veya herhangi millet ve coğrafyadan insan için ortak bir dert..
Bird olarak anılan kahramanımızın derin ve hüzünlü hikayesini okuyoruz.
"Bird'ün arada sırada kriz ölçüsüne ulaşan , sinir sistemini altüst edecek düzeydeki temkinli hali de , korkudan çıldırmak üzere olan küçük bir kuşu akla getiriyordu. Neticede Bird lakabı ona yakışıyordu."
SORUNLARIMIZDAN NASIL KAÇARIZ , KAÇABİLİR MİYİZ ?
İşte en önemli soru bu. Ya da başka bir ifadeyle , kaçmakla kurtulabilir miyiz sorunlarımızdan ? Yoksa her şeye rağmen yüzleşmeli miyiz ?
20'lerin sonlarına yaklaşan kahramanımız bir süredir evlidir fakat pek de mutlu bir evliliği yoktur. Bir dersanede öğretmendir , kendisiyle de ilgili sorunları vardır , arayıştadır.
Bir Afrika gezisi yapmaktır en büyük hayali , bir çeşit kaçma ihtiyacıyla. Eşi hamiledir , bebekleri olur fakat doğuştan özürlü olan bebek için birkaç gün ömür biçer doktorlar. Zaten bin türlü dünya derdiyle uğraşan Bird bir de bu durumu kaldırmakta zorlanır ve çocuğunu tedavi için tavsiye edilen iyi bir hastaneye bıraktıktan sonra eşini de geride bırakıp koşa koşa gider. Nereye mi ? Bir zamanlar aralarında bir şeyler geçen fakat sevgili bile olamadıkları kadına.
Böyle koca böyle baba olmaz olsun mu diyorsunuz ? Linç edilmeyi hak ediyor mu ? Peki size desem ki , insan en çok da cinselliğe kaçar dertlerinden kurtulmak ya da en azından unutmak için , ne dersiniz ?
Gider o eski arkadaşının yanına , adamın halinin perişan olduğunu gören kadın merhametini şefkatini esirgemez ondan. Seneler önce sadece bir kere yalan yanlış birlikte olmuşlardır ama ikisi de bir şey anlamamıştır bundan , yine de ikisi için de birbirleri kıymetli birer arkadaştır.
"Ufacık bir kurtuluş ışığından başka bir şey göremediği iradesizliğin esiri olmuş iç dünyası kadar , onu çevreleyen dünyayı da yeniden öğrenmek zorunda kalmıştı."
Kadın ona yardımcı olur , çocuğunu ihmal etmemesi için nasihat eder hatta birlikte hastaneye bile giderler. Bu arada Bird çocuğun bugün yarın ölümünü beklemektedir. Karısından da köşe bucak kaçar görüşmek istemez.
"Arkasında kalan her şeyden kaçıyordu. Mümkün olsa kendi vücudundan da kaçmak istiyordu."
Varoluş ve varoluştan gelen insan olma halimiz ve boşluklarımız aynı zamanda inanç meselesiyle de çok ilgilidir.
"Aklından , "Ebedi yaşam ve her şeye hükmeden bir tanrı varsa ben suçluyum," düşüncesi geçti."
"Yaşadığı utanç duygusundan ötürü , kendisinden başka varlıklara karşı uzun süreli ilgiler gösterebilecek durumda değildi."
"Yenildiğimi baştan bildiğim bir oyunu sürdürür gibiyim."
"Bu dünyada gerçekten haklı olarak hak iddia edebileceğim hiçbir şey kalmadığı hissine kapıldım."
Bird bu kadın arkadaşının evindeyken alkole de sarılır can havliyle. Daha önce de hayatında birkaç kere bu birkaç gün süren peş peşe yüksek alkol alma dönemlerini yaşamıştır.
Sigara , alkol , uyuşturucular , depresyon ilaçları , türlü çeşit haplar , hepsi de aslında bize faydası olmayan hatta zararı çok olan birer aldatıcı kaçış aracı değil mi ? Dertlerinden bu yolla kurtulan bir insan gördünüz mü ? Olsa olsa belki kendini tüketerek hayatının sonlanmasıyla kurtulur , o da ne kadar kurtuluş sayılırsa..
"Kendini kandırma zehrini bir kez tadan insanlar , bir daha kendilerini asla kurtaramazlar."
Fakat beklenmedik bir şekilde tedaviye olumlu karşılık verir bebekleri , işler yoluna girmeye başlar , Bird kaçtıklarına geri döner ve hayatla yüzleşir.
"Kendisinin nihayet kendini aldatmanın son tuzağından kurtulduğu hissiyle , kendine güvenini yeniden kazanmıştı."
Hayatın anlamsızlığına bir anlamsızlık da bu bebek kattı diye düşünürken , kendini bu çocuğun babası olmaya adayarak hayatın anlamını bulur.
Romanın sonunda görmediğimiz ama tahmin edebileceğimiz üzere , çocuk ölümden kurtuldu diye sapasağlam bir hale gelmez , yine bedeninde sorunlar olacaktır. Bebek nedeniyle karı-koca yakınlaşsa da yine belki sorunsuz bir evlilikleri olmayacak bundan sonra da..
Fakat hayat bu işte , hayatı dertleriyle ve sorunlarıyla birlikte kabul etmeli dedirten bir kitap.
Yazar kitabın son cümlesinde "sabır" kelimesini öyle bir kullanır ki ancak kitabı okuyanlar anlayacaktır.
Bir not da çevirmen için eklemeyelim , kitabı adeta Türkçe yazılmış gibi okudum , nefis bir çeviriydi. Çevirmene baktım , Japon dili üzerine büyük emek harcamış. Kitabı yazıldığı dilden çevrilmiş olarak okumak hoşuma gitti. Önce İngilizceye , sonra Türkçeye çevrilmiş olsa belki bu kadar etkileyici olmazdı.
Nobel ödülü almış ve bu ödüle de en çok bu kitabıyla layık görülmüş bu hüzünlü Japon yazarın kitabını imkanı olan okusun derim , pişman olmazsınız. Ve bir not : Yazarın gerçekten de özürlü bir çocuğu olur ve bunun üzerine bu romanı yazar. Elbette gerisi ne kadar kurgu ne kadar gerçek kendisi bilir , edebiyat zaten gerçekle kurgunun iç içe geçmesi değil midir ?
İyi okumalar dilerim..