Gönderi

420 syf.
8/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Kitap daha ilk sayfalarından sarıp sarmaladı, hem çok akıcı, hem de dili çok sade. Farklı zamanlarda, farklı coğrafyalarda geçen “aşk hikayesi”. Kimi zaman Rumi tüm toplumun ağzından çıkan her kelimeye altından fazla değer biçtiği bir kul, kimi zaman çocuklarına ve ailesine bağlı, hayallerindeki o resmi tamamlamak ve tamamladığında sonsuz huzura ereceğini düşünen ama içindeki o boşluk hissiyle başbaşa kalmış bir kadın. İkisinin de farkında olmadan aradığı, hatta aradığını bile fark etmediği Şems. Rumiler aynı, şemsler aynı. Ve tabi ki birbirinden taban tabana farklı görünen bu iki tip, özde aynı. Kısacası, siyah ve beyazın dansı. Biri siyah biri beyaz iki balığın küçük bi su birikintisinde ha bire birbirinin kuyruğuna yüzmesi... Siyahın içindeki beyazla, beyazın içindeki siyahla tanışması, tartışması, öğrenmesi, sevmesi. Hikayenin yanı sıra, itiraf etmeliyim ki kitabı okurken utandım. Kendi coğrafyamda yaşamış Mevlana ile ilgili edebiyat derslerinde öğrendiğimden başka bir şey bilmiyordum, en acısı bir kez bile Mevlana’yı araştırma isteği uyanmamıştı içimde. Bu kitap bende Mevlana’yı araştırma ihtiyacı” uyandırdı ve sadece bu yüzden bile artık değerli benim için. Ki o kadar çok benziyormuş ki Allah’a bakışımız. Ne garip hiçbir kelimesini duymadığın biri ile aynı şeyi söylemek. Ne doğal ki aynı sudan içtiğin, aynı toprakla doyduğunla, aynı havayı içine çektiğinle böyle anlaşmak. Medresedeki o sufi yüreğe sahip olduğundan bihaber öğrenci gibi Şems’in delici kara gözlerini hissettim üstümde. Sevindim, sufi yüreğime, üzüldüm, çünkü köle olmuşum nefsime. Neden bunca yıldır Galata Mevlevihane’sine gitmeyi çok isterken hiç gitmedim dedim, kızdım kendime ve gitmemek için uydurduğum bahanelerime. Ama, kitapta da hep değinildiği üzere: her şey zamanında olur. Ne bir saniye sonra ne de önce...
Aşk
AşkElif Şafak · Doğan Kitap · 200967,8bin okunma
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.