Gönderi

384 syf.
4/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yorum spoiler içerir. Sylvia Day'in farklı bir kalemi olduğunu biliyorum, sıra dışı karakterler yazma isteğini de anlıyorum fakat sıra dışı olacağım diye böyle bir kitap yazmasını anlamıyorum. Yani kitaptaki her şey o kadar anlamsızdı ki... Mesela Isabel ile Gray'in evliliği... Hadi Gray'i geçtim, kitabın başındaki hâlleri ne kadar ciddiyetsiz biri olduğunu gösteriyordu zaten. Ama Isabel'in bu evliliği kabul etmesi çok anlamsızdı. Dul bir kadın olarak gayet rahat bir hayat yaşarken sırf Gray'in öne sürdüğü neden yüzünden bu evliliği kabul etmesi saçmaydı. Kaldı ki Isabel insanların ne dediğine önem veren biriydi. Evet, o dönemde bir kadının bu kadar rahat ilişki yaşaması da eleştirilir belki ama dul olduğu için o kadar da abartılmaz. Fakat evli bir kadının kocasından başkasıyla ilişki yaşaması o dönemde asla kabul görmez. Isabel gibi bir kadın da bunun bilincinde olarak Gray'in teklifini kabul etmezdi bence. Ama etti. Bu durum da bana bir nebze bile inandırıcı gelmedi. (Bu noktada, Isabel'e evlenme teklifi eden Gray'in nasıl biri olduğundan ve amacının ne olduğundan biraz bahsetmek istiyorum. Aslında Gray, çocukluk arkadaşı Emily'e aşık. Fakat Emily'i durmadan aldatıyor da ve bunu sevdiği kadının iyiliği için yaptığı iddia ediyor. Bu durumdan sıkılan Emily de gidip başkasıyla evleniyor. Gray da bu duruma çok bozuluyor ama yine de pes etmeyip evli olmasına rağmen tekrar Emily ile ilişki yaşamaya başlıyor. Sonra da Emily Gray'dan hamile kalıyor. İşin garibi, Emily'nin kocası bu duruma bir şey demiyor hatta karısının başka adamdan yaptığı çocuğa bakmayı kabul ediyor. Gray de dur o zaman ben de evleneyim, hem anneme nispet olsun hem de yasak ilişkimiz daha da yasak olsun diyerek en yakın arkadaşının âşık olduğu Isabel'e evlenme teklifi ediyor. Şu olaylara ve karakterlere diyecek bir şey bulmak çok zordu ama özellikle Gray'in bu zihniyeti bende ciddi bir tiksinti uyandırdı.) Kitabın devamında yaşanan bir olayın ardından da Gray çekip gidiyor ve aradan seneler geçtikten sonra geri dönüyordu. Ama ne dönüş! Gray ilk sayfalardaki o rezil adam olarak değil, Isabel için savaşmaya hazır bir adam olarak dönüyordu. Kabul, Gray'in yeni hâlini daha çok sevmiştim başlarda ama ilerleyen sayfalarda Isabel'e olan ısrarcı tutumundan rahatsız olmaya başladım. Bu evlilik için savaşması değildi sorun. Sorun, Isabel hayır demesine rağmen fiziksel bazı konularda asla laf anlamaması ve Isabel'in inadını kırana dek onun üstüne gitmesiydi. Zaten bir noktadan sonra Isabel'in de tavırları değişti ve Gray'in bu zorba tutumundan hoşlanmaya başladı. Fakat karakterlerin bu değişimi çok rahatsız edeci sahnelerin yaşanmasına sebep oldu. Mesela bir sahnede Gray çok sinirliydi ve Isabel'e, kendimi şiddet uygulayabilecek bir durumda hissediyorum diyordu. Buna karşılık olarak Isabel de kimse bana böyle davranmadı ve benimle bu kadar kaba konuşmadı; bu durum içimi kıpır kıpır yaptı, beni heyecanlandırdı falan diyordu. Sonra bir de bu ikili arasında bahsi geçen bir tecavüz konusu vardı. Isabel bir sayfada Gray ile yaşadığı durumun tecavüzden farksız olduğunu söylüyor ama bu durumdan zevk alıyorum diyordu. Bu kadar hassas bir konunun bu şekilde işlenmesinden çok rahatsız oldum. Aralarında şu tarz bir ilişki olan bir ikili ağzıyla kuş tutsa, bu saatten sonra onları sevmezdim zaten. Kitapta bir de Isabel'in abisi Rhys'in hikâyesi vardı ama keşke olmasaydı. O kadar ucuz, o kadar itici bir hikâyeydeki bu, okurken gözlerimi devirmekten başım ağrıdı. Zaten Rhys, kadınları sadece zevki için kullananan, sonra da onları bir kenara atan ama özünde çok iyi niyetli olan biri olarak tarif ediliyordu. (Ne tarif ama! Kadınları böylesine aşağılayan bir zihniyeti var ama aslında dünyanın en iyi insanı! Aman ne hoş!) Bu tarife uymak için elinden geleni yapan Rhys da bir yandan gününü gün ederken bir yandan da evlenmek için saygın bir kadın arıyordu. Bu arada da Abby ile tanışıyordu. Ve birbirlerini bir gram bile tanımayan ama birbirlerinden ilk görüşte çok etkilendiklerini iddia eden bu ikili fiziksel bir ilişki yaşamaya başlıyordu. İşin garibi; Abby'nin, aşka inanan ve bir gün seveceği bir adamla evleneceğine inanan biri olmasıydı. Aşka inanan, bir gün kendisini her şeyiyle sevecek bir adam bulacağına inanan bir kadının tanımadığı bir adamla fiziksel bir ilişki yaşamasının anlamlı hiçbir yanı yoktu. Hiç değilse Abby aşka inanmayan biri olarak yazılsaydı da bu ilişkinin bir mantığı olsaydı. Gerçi ben de neyi sorguluyorsam? Kitapta her şey çok mantıklıydı da bir bu durum mantıksızdı sanki. Hoşuma giden birkaç keyifli sahne haricinde kitabı sevmedim kısacası. Serinin ilk kitabı Günaha Davet'i sevince Sylvia Day'in tarihi aşk türünde başarılı bir yazar olduğunu düşünmüştüm ama bu kitabını okuyunca biraz şüpheye düştüm. Yazarın, okumayı planladığım bir başka tarihi aşk serisi daha var ama artık o seriye daha temkinli yaklaşacağım.
Yatağımdaki Yabancı
Yatağımdaki YabancıSylvia Day · Pegasus Yayınları · 2013233 okunma
·
253 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.