Gönderi

687 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Gerçekten Dostoyevski kadar insanı bu kadar iyi tasvir edebilen çok az yazar vardır sanırım. Yeri geliyor şizofren bir kişinin psikolojisini okuyoruz, yeri geliyor bir mahkumun anılarını... Ve şimdi de bir katil, ama kendini katil değil de bir kahraman olarak gören Raskolnikov'un ruh halini, insanlara olan davranışlarını, psikolojisini okuyoruz. Raskolnikov adında bir üniversite öğrencisi, yoksulluk ile boğuşurken bir cinayet işlemeye karar verir. Bu cinayet sayesinde yoksulluktan kurtulabilir hatta yoksul insanlara bile yardım edebilir. Tek yapması gereken yararsız, iğrenç, herkese zararı dokunan bir biti ortadan kaldırmak (!) Ancak bu fikrini gerçekleştirirken hesaba katamadığı bir olay olur ve bu kadının kız kardeşiyle karşılaşır. Sonucunda ikisini de öldürür ve paraları alarak kaçmayı başarır. Böylece Raskolnikov'un hikayesi başlamış olur. Gariptir ki Raskolnikov, yoksulluk için öldürdüğü kadının paralarına dokunamaz, tek kurşunu bile harcayamaz, ailesi ve sevdiklerinden uzaklaşır, herkesten her şeyden şüphelenmeye ve nefret etmeye başlar. Sonunda yataklara düşerek hastalanır. Bu cinayeti gerçekten ne için işlemişti? Yoksulluktan olsaydı çoktan paraları kullanmaya başlamıştı. Oysa kendisi cinayet sonrası paraları bir taşın altına saklamış ve bir daha da onlara dokunamamıştı. Kahramanlık yapmak, bir Napolyon mu olmak istemişti? O zaman neydi bu ruh halindeki kötümserlik, vicdan azabı, hayattan zevk alamama hali? Ya şuan karşısında duran fahişe kıza ne demeli? Niçin ona bu kadar acıyor, onun için ağlıyor, günah çıkarmasını, suçunu itiraf etmesini istiyor ki? İşte, kitap bir katil ve bir fahişeyi yan yana getiriyor, parasını yoksul kimselere verebilen birini katil yapıyor, ailesini geçindirmek için fahişe olmak zorunda kalan birinin ne denli fedakarlıklar yapabileceğini gösteriyor. Raskolnikov'un psikolojisini okumak çok ilgi çekiciydi gerçekten. Kendisini nasıl yıprattığı, çok sevdiği ailesinden bir anda kopması, herkesten nefret etmesi... -Ben o gün kocakarıyı değil, kendimi öldürdüm! (524) Kitapta Sonya ve Raskolnikov'un konuşmaları, ikisinin çoğu konuda zıt görüşleri olmasına karşın sonunda hep beraber olmaları gerektiğine ne demeli? -Ben yalnızca bir bit öldürdüm Sonya, yararsız, iğrenç, herkese zararı dokunan bir bit! -Ama bu bit bir insan! (520) Raskolnikov'un yoksulluk içinde yaşaması, bu yoksulluk içinde ailesine yardım edememesi, kız kardeşinin sırf ailesi için zengin biriyle evlenmeye kalkması gibi sebepler cinayeti kesinleştirmiş ve sonunda Raskolnikov kendisi kabul etmese de bir katil, suçlu bir insan olmuştur. -Biliyor musun Sonya, alçak tavanlar, daracık odalar insanın aklını ve ruhunu öylesine boğar ki! (521) Kitapta zaman zaman bu katile acıyorsunuz, kurtulmasını bile istiyorsunuz. Dostoyeski bu katilin ruh halini o kadar iyi yansıtmış ki bir ara "acaba" dediğim oldu gerçekten :) Hatta bu kitabı yazdıktan sonra kendisine dava bile açılmış. Bu da bize Dostoyeski'nin kaleminin ne kadar kuvvetli olduğunu gösteriyor. Buraya kadar okuyanlara çok teşekkür ediyorum!
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,6bin okunma
··
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.