Gönderi

190 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İngiliz Narkissos'un Portresi
Okuduğum basımda kitabın ön kapağında yer alan resim ve kitap hakkında işittiklerim henüz okumaya başlamadan içinde nelerin olacağına yönelik destekli tahminler yürütmemi sağladı. Kitabı bitirdikten sonra ise şu düşünce zihnimde yer edindi: Oscar Wilde, Dorian Gray’de Narkissos’u dönemin Büyük Britanya'sında yeniden ve dehşetle yorumladı, daha doğrusu portreledi. Dorian’ın gözleri büyüleyen güzelliğini çizimiyle somutlaştıran ressam Basil Hallward aşkından parçalar kattığı portreyi Dorian’a gösterdiğinde İngiliz Narkissos’umuzun da korkunç trajedisi başlamış oldu. Kendine olan aşkı gençliğinin ateşiyle harlanan Dorian, Lord Henry’nin realist, hedonist ve özgün yorumlarıyla beraber kendi portresinin her daim genç ve güzel kalacak olmasını kıskandı. İngiliz Narkissos, yansımasının değil, kendinin genç kalmasını Tanrı’ya yalvararak iletirken ruhu ve bedenini iki parçaya ayırdığından habersizdi. Ruhu portrede aksetti, bedeni ise yüzünde. Bundan böyle tablonun değişmez gençliği bedenine, ruhunun bütün kirleri de tabloya yansıyacaktı. Yazar, Dorian'ın trajedisi dışında Lord Henry'nin ağzından yaşadığı çağdaki toplumsal ve bireysel yapıya yönelik görüşlerini ve analizlerini de okuyucuya aktarıyor. Lord Henry'nin yaşamın içinden ve genellenebilir karakter tahlillerinin her ne kadar özgün bir yanı olsa da insanların bilinçaltını yorumladığı görüşlerinin Freud'tan etkilenerek ortaya atıldığı aşikar. XIX. yüzyılın sonlarında yükselişe geçen psikoloji ve onun yükselmesinde başrolü üstlenen Freudyen anlayış, yazarı karakterlerin kişiliklerini oluştururken felsefeyle beraber ziyadesiyle tesir altında bırakmış. Wilde, aynı zamanda mitolojik ögelerden ve elbette bir Büyük Britanyalı olarak Shakespeare'in trajedilerinden de oldukça etkilenmiş. Dorian'ın karakter gelişiminden de bahsedecek olursak, işlediği ilk suçla portresindeki değişimin kendisini çıldıracak dereceye getirmesi ve sonrasında bu yorucu duygudan uzak kalmak için dünya üzerindeki bütün elle tutulur güzellikleri araması, araştırması; lakin hiçbir şekilde duygusal, manevi hisler yaşayamaması ve sanatın soyutluğundan faydalanamaması en başında ruhunu değil gençliğini seçmesinden ötürü bu şekilde bir hayata sürüklendiğini okuyucuya gösteriyor. Kendisine güzelliği için yaklaşan herkese mutlaka bir zarar getirmesi de toplumda ona karşı bir tutumun gelişmesine neden oluyor. Portrede, ruhunun günahkarlığını ve şeytanlaşmasını gördükçe de bundan kaçmak için kendini daha çok rezil ediyor. İngiliz Narkissos'umuzun öyküsü, maalesef gerçek Narkissos'unki gibi acıklı ve romantik bir şekilde değil, aksine insanı dehşete düşüren bir narsistlik içinde sona eriyor. Ayrıca Oscar Wilde başka çağlarda kendini Dorian ile özdeşleştirebileceğini söylemiş, o zamana kadar kendisini Basil olarak görmeye devam edecek. Nitekim Dorian'ın Basil'i öldürmesi de hem Dorian için kötülüğün en uç noktasını hem de Oscar Wilde'ın günün birinde Basil'den sıyrılarak Dorian'la kendini bütün kılacak olmasını temsil ediyor olabilir. Lord Henry'e gelecek olursak hedonist bir şekilde yaşamaya ve özgün görüşlerini tutkuyla sunacak insanlarla dost olmaya Dorian'dan önce olduğu gibi sonra da devam edecek.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Everest Yayınları · 201874,5bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.