Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
8/10 puan verdi
İdris Küçükömer, Türkiye’de sağ sol da sol da sağdadır diyerek Türkiye’nin solcularını gerici, üretim güçlerinin gelişmesinden yana olmadıklarını, tek merkezli yukarıdan aşağı tepeden dayatma bir örgütlenmenin savunucuları olduklarını ve halkı yönetecek sürü olarak görmüştür. Türkiye’nin ilericilerini ise, sağda görülen muhafazakâr geniş İslamcı halk kitleleri olarak görmüştür. Yani üretici güçleri evrensel olarak sol geliştirmesi lazımken tam tersi sağ geliştirmiştir. Halka yakın olanın evrensel olarak sol olması lazımken sağ olmuştur. O yüzden sağ sol solda sağdadır demiştir. Küçükömer, sağ ve sol kavramlarını, yeniçeri-esnaf-ulema birliğinden gelen; gerçek ve büyük kitlesiyle “Doğucu-İslamcı” halk cephesine dayanan “sol yan” ile devleti kurtarmak amacında olan ve “Batıcı-laik” bürokratik geleneği temsil eden “sağ yan” olarak ikiye ayırmaktadır. Küçükömer’in gruplandırmasına göre; Jön Türklerin Prens Sabahattin Kanadı, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Birinci Meclis’teki İkinci Grup, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Fırka, Demokrat Parti ve Adalet Partisi yeniçeri-esnaf-ulema birliğinden gelen “Doğucu- İslamcı” halk cephesine dayanan seçkinci gruplardır ve “sol yan”ı oluştururlar. Buna karşılık, Jön Türklerin İttihat ve Terakki Kanadı, Birinci Meclis’te Birinci Grup, Cumhuriyet Halk Fırkası ve sonra Partisi, Milli Birlik Komitesi ve Ortanın Solu hareketini oluşturan CHP “Batıcı-laik” bürokratik geleneği temsil eden kuruluşlardır ve “sağ yan”ı oluştururlar. Küçükömer’in aynı zamanda muhalefet cephesi olarak da adlandırdığı “Doğucu-İslamcı” grup, daima halkın geneline dayanmıştır ve seçim fırsatı bulduğunda halktan büyük destek kazanmıştır. Küçükömer kitabının son bölümün de ‘’Son Bürokrat Paşaya Sorular ve Stratejik İp Uçları’’ başlıklı yazısında ve son bölümündeki yazısında ‘’Bürokrat grup, sadece devamlı garantisi olmayan artık ürün elde etmekle kalmaz. Üretim aracı sahip olmaya, bu arada kapitalist olmaya başlar. Daha doğrusu kapitalist sınıfa girmeye başlar. Bunda önemli olan teklif hareketler değil, büyük bürokrat grubunun sınıflaşmasıyla da bir (iç ya da dış) sınıfa katılmasıdır’’. Küçükömer’e göre artık bürokratlar kendisini emekçi halkla özdeş görmeye onların yandaşı olmaktan çıkmıştır, artık ürün elde etmekte kalmamış üretim aracı da sahip olmaya başlamıştır. Küçükömer, ‘’CHP Kendisine Karşı mı?’’ başlıklı yazısında, dönemin ‘’cuntacı’’larındaki ‘’aydın bürokrat ‘’egemenliği anlayışına yönelik Ecevit’in yaptığı eleştirilere değinmiştir. O tarihlerde CHP’nin genel sekreteri Bülent Ecevit düzen değişikliği isteyen solda, ‘’aydın bürokrat egemenliğe taraftar olanlar’’ ve ‘’halk egemenliğine taraftar olanlar’’ şeklinde ayrım olduğunu söylemiş CHP ’in ikinci kesimde olması gerektiğini yani halk egemenliğine taraftar olanlar tarafında olmasına vurgu yapmıştır. İdris Küçükömer Ecevit’in bu yaklaşımını açıklama gerektiren bir durum olarak görmüş, Ecevit ile ilgili olarak ‘’yalnız adam ‘’ olarak nitelendirmiştir. Bu dönemdeki 1961 seçimleri 1957 seçimlerine kıyasla daha az oy alınca 1965 yılındaki seçimlerden önce Şubat 1965 de İsmet İnönü parti ideolojisini ‘’ortanın solu’’ olarak belirlemiştir. 1965’e kadar CHP kendini hiçbir zaman sol olarak açıklamadı. CHP o zamanlar sürekli oy kaybetmişti, TİP yükselişe geçmişti ve dünyada sol yükselişteydi. Bunun üzerine İsmet İnönü bizde başından beri solduk böyle bir ifade kullanmıyorduk ama TİP kadar sol değiliz biz ortanın soluyuz demiştir ve ortanın solu ifadesi buradan gelmiştir. İdris Küçükömer’in Düzenin Yabancılaşması kitabındaki ‘’Türkiye Batılaşamaz’’, ‘’Osmanlılarda Kapitalist Düzene Neden Geçilemedi’’, ‘’Ortanın Solunda Paşalar ve Abdülhamit’’ ve ‘’Ortanın Soluna Sorular’’.Bu yazılarında özellikle sonuncu yazısı ‘’Ortanın Soluna Sorular ‘’ yazısında Küçükömer, Ortanın Solu hareketi önceden beri süregelen CHP içinde bir değişimin mümkün olmadığını, CHP tarihten beri ‘’batıcı-laik’’ olarak oynadığı rolü şimdi de Ortanın Solu olarak oynayacaktı fakat Küçükömer’in bu tezi Ortanın Soluyla örtüşmemiştir. İsmet İnönü’nün CHP ideolojisini 1965 de Ortanın Solu olarak değiştirmesiyle İdris Küçükömer Ortanın Solu tezini CHP’nin tarihten gelen Batıcı-Laik geleneği devam ettireceğini bunu Ortanın Solu hareketi adı altında değişime uğramayacağını savunmuştu. Ancak o dönemde ortanın soluyla CHP’ in yenilendiğini, ortanın solu hareketiyle halka yönelik uyguladığı politikalarla sosyalist TİP’ in yükselişteyken oyların azalmasına sebep olmuştur. Bir sonraki seçimler de CHP oyları alarak halkın dikkatini çekmiş ve 1975 seçimleriyle CHP iktidara gelmiştir. Dönemin bu siyasi gelişmeleriyle İdris Küçükömer’in Ortanın Solu tezi uyuşmamıştır. İdris Küçükömer’in şansızlığı 1968 yılında yayınladığı Düzenin Yabancılaşması kitabında ki Ortanın Solu tezinin birkaç sene sonra ne olacağını görememiş olmasıdır. Küçükömer’in 1969’dan 1984 yılına kadar olan yaklaşık on beş yıllık sessizliğini bu anlattığım durum ile bağdaştırabiliriz. İdris Küçükömer’in savunduğu bu tezi aslında o dönemde üyesi olduğu TİP partisinin, CHP’nin Ortanın solu yeni ideolojisiyle oyları kaybettiği ve oyların TİP partisine gelmesini istediği için böyle bir tez savunduğunu öne sürebiliriz. Çünkü kendisi de sosyalist olan TİP üyesiydi yani sosyalisti. Demokrat Parti başkanı Adnan Menderes’i bile CHP’den daha sol olarak görüyordu. Sol düşüncesi eğer onun düşündüğü gibi olsaydı, Süleyman Demirel’in başkanı olduğu Adalet Partisi’ne veya Adnan Menderes’in başkan olduğu Demokrat Partisi’ne girerdi.
Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması
Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşmasıİdris Küçükömer · Alan Yayıncılık · 1989135 okunma
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.