— Vahit Bey, anladığım kadarıyla ağır bir depresyonunuz var. Zor ve ıstıraplı bir hastalıktır bu. Önce insanların umutlarını kırar, yaşama sevincini yok eder. Sonra yavaş yavaş ruhsal çöküntü baş lar. Ağır bir karamsarlık, olumsuz duygu ve düşünceler egemen olur. Kişi her konuda pişmanlık ve suçluluk hisseder. Kendine olan saygı sı biter. Uykular bozulur, iştah kesilir, zaman bir türlü geçmez ve ağır bir iç sıkıntısıyla birlikte kişi ölmek ve bu ıstıraptan bir an önce kurtul mak ister. Bütün bunlar sizde de var mı?
Beni dikkatle dinliyor ve yavaşça bakışlarım yere doğru çeviriyor, bir süre öylece kalıyor. Sonra hiç yüzüme bakmadan ve kısık bir ses le konuşmaya başlıyor.
— Hayatımın sonuna geldim. Artık bir an önce ölmek istiyorum. Lütfen beni rahat bırakın.
— Vahit Bey, amacım sizi rahatsız etmek değil, tam tersine sizi bi raz olsun rahatlatabilmek.
— Olmayacak duaya âmin demem ben. — Demek o kadar umutsuzsunuz?
— Depresyon geçiren herkes böyle düşünür. Geçmişte yaptığı en küçük hataları bile büyütür.
— En küçük hataları ha!... Siz ne biliyorsunuz ki, bilmediğiniz çok şey var.
— Hepimiz hata yapabiliriz. Acaba siz çok mu abartıyorsunuz bu hataları?
— Beni hiç anlamadığınız belli. Çok günah işledim, Şimdi bu gü nahların cezasmı çekme vakti geldi. Maalesefbu ceza bitmeden Tanrı ölmeme bile izin vermeyecek. Sizin yapabileceğiniz bir şey yok. Onun için boş yere yormayın kendinizi.
— Ben doktorum ve görevim bana gelen hastalan elimden gel diğince iyileştirmeye çalışmak ve sizin hasta olduğunuzdan hiç şüp hem yok. işin kötüsü siz iyileşmeden buna inanmayacaksınız. Zaten bu gün bana inanmanızı ya da güvenmenizi beklemiyorum sizden. Ama biraz konuşun benimle.
— Ben zaten konuşmayı pek sevmem.
— Belli oluyor. Bu kadar aksi ve sert bir adamı yakınlan neden bu kadar çok seviyor acaba?
3 0 0 MADALYONUN İÇİ
— Seviyorlarmı?
— Zafer Bey sizin hastalığınızı bana anlatırken neredeyse ağlaya caktı.
— Zafer'in hayatım mahvettim. Siz biraz önce buna küçük hata dediniz. Onun Nihal'le neden evlendiğini ve şimdi ne kadar mutsuz olduğunu biliyor musunuz? Affetmiyorum kendimi.
— Ama bunlar çok geçmişte kalmış. Zafer Bey'in şimdilerde mut suz olduğu da söylenemez. Sizin hastalığınız ise yeni.
— Eğer hemen ölmem mümkün olsa, bunu istiyorum artık. Daha fazla yaşarsam kimbilir daha ne yanlışlar yapacağım. Tann'ya inan cım olmasa ve intihar etmenin günah olduğunu bilmesem, şimdiye kadar çoktan kendimi öldürürdüm. Ama Tanrı günahlarımın bedelini bu dünyada ödememi istiyor, bu yüzden öldürmüyor beni.
— Ne zamandan beri kendinizi bu kadar günahkâr hissediyorsu nuz?
— Hep Öyleydim ama birkaç aydır bu düşünceler netleşti.
— Uykularınız nasıl?
— Yatınca bir-iki saat dalıyorum, sonra yüreğimde acayip bir yan
mayla uyanıyorum, içim cayır cayır yamyor. En zoru bu işte. — Bu sıkıntı ve yanma ne kadar sürüyor?
— Hiç geçmiyor ama akşama doğru biraz hafifliyor.
— Bu yoğun karam sarlık da son aylarda m ı başladı?
— Bunların hepsi gerçek, işleri de berbat ettim. Bu gidişle yalan da aç kalacağız. Bütün aile benim yüzümden perişan olacak. Halbuki onların bir suçu yok. Benim günahlarımın bedelini onların ödemesi ni istemiyorum.
— Oteli bunun için mi sattınız?
— Evet, satmam gerekiyordu. O oteli işletecek, yönetecek gücüm kalmadı. Bir an önce elden çıkardım.
— Bu hastalık inşam yanıltır, insanlar depresyonda doğru karar alamaz. Yargılama ve karar verme sistemleri bozulur.
— Ömür boyu yanlış yaptım ben. Ama bugüne kadar kimse cesa retedip söyleyemedibunubana.
— Ben geçmişteki yanlışlan kastetmedim. Eğer yanlış aramaya kalkarsak hepimizin geçmişinde yanlışlar vardır. Bu oteli eğer ister seniz geri alabiliriz. Çünkü hastayken verdiğiniz bir karar bu. Yasalar önünde bu karar geçersizdir. Size bunu belgeleyen bir rapor verebili rim. Ama önce şu hastalığı tedavi edelim.
— Bu, hastalık mastalık değil. Beni telkin yoluyla etkileyebileceği nizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
— Sizi hiçbir konuda ikna etmeye çalışmıyorum. Zaten bunu ya pamayacağımı biliyorum. Sadece hasta olduğunuzu kabul etmenizi istiyorum. Çünkü size ilaç vereceğim. Ancak bu ilaçlan çok düzenli kullanırsanız iyileşebilirsiniz. Yoksa telkinle bu iş olmaz.
— Ne işe yarayacak ilaç, benim düşüncelerimi mi değiştirecek?
— Vahit Bey, siz Almanya'da eğitim gördünüz değil mi?
— Evet.
— Müspet ilim okuduğunuza göre beni anlayacağınızı umu
yorum. Bu hastalıkta, beyin hücrelerindeki enzim sistemlerinde ba zı değişiklikler oluyor. Denge bozuluyor. Bu ilaçlarla, bozulan en zim dengelerini düzeltmeye çalışıyoruz. O yüzden ilaçlar hemen etki li olmuyor. İlk günlerde hastada lüçbir düzelme görülmüyor. Ne za man bu denge değişmeye başlarsa ancak o zaman hastanın şikâyet lerinde bir azalma başlıyor ve giderek hastalık tamamen düzeliyor. Antibiyotikler gibi yani. Biliyorsunuz onlar da ilk alındığında etkili olmaz.
— Siz benim hasta olduğumdan emin misiniz?
— Evet eminim. Daha önce hiç benzer bir hastalık geçirdiniz mi?
— Hayır ama babamda vardı galiba.
— Nasılbir şeydibabanızınki?
— Bazen aylarca eve kapanır, yemez, içmez, konuşmaz, bütün
dünyaya küserdi. Bazen de çok neşeli ve konuşkan olurdu. Hesapsız para harcardı o zaman.
— Bipolar hastalık.” Demek size de oradan intikal etti.
— Aynı hastalık mı yani?
— Öyle görünüyor. Sizde de sanınm bu ağır karamsar ve sıkıntılı
dönemden önce çok aktif, neşeli ve hareketli bir dönem olmuş.
— Çok iyiydim o zaman.
— Manik hastalık deriz ona. Depresyonun tam tersidir. Dünyayı
tozpembe gösterir insana, yaşama sevinci artar, enerji hiç bitmez. Çabuk kızar, çabuk ikna olur, çok güler, çok konuşur ve çok para har car bu hastalar. Depresyon gibi çok ağır ve ıstıraplı bir hastalık geçiren insanlara Tann'nm bir lütfü gibidir. Ancak kişi çoğu zaman bu coş-(*)
(*) Bipolarhastalık:Nöbetlerhalindegelen,depresifnöbettedurgunluk,manik nöbette taşkınlık yapan bir hastalık.
kuyla kontrolü kaybeder ve başı dertten kurtulmaz. Güzel ama tehli keli bir hastalıktır.
— Güzel ha?
— Hastalığın güzeli mi olur diyeceksiniz ama dünyada inşam mutlu eden tek hastalık budur işte. Ancak insan bu dönemde o kadar cesur olur ki maddi manevi çok zarara girer.
— Babam gibi.
— Evet hem babanız hem de siz.
— Ben birkaç ay önce ömrüm boyunca hiç olmadığım kadar iyi
hissetmiştim kendimi.
— Öyledir, bu hastalıkta insan kendini çok iyi hissettiği için dok
toru ve tedaviyi kesinlikle reddeder. Böyle hoş bir anım var, anlatsam dinler misiniz?
— Memnuniyetle.