— Yokcanım,olurmuöyleşey.Benozamandasizesöylemiştim, öyle fazla sıkıntıya gelemem diye. Hani baştan kötülük olmasın, ben elimden geleni yapayım dedim ama baktım olmadı, kendi yöntemle rimi kullandım.
— Neymiş sizin yöntemleriniz?
— Şimdi bunları anlatmak ayıp olacak ama madem sordunuz an latayım. Sizden geldikten sonra baktım ki bizim hanımın iyi olmaya hiç niyeti yok. O beni kendine uydurmaya çalışıyor. Fena halde canım sıkıldı. Bu evlilik dediğin çocuk oyuncağı değil ki, onu al, ötekini bo şa. Hanımı eve bırakıp çıktım. O gün çok yağmur vardı, o yağmurun altında sokak sokakgezdim. Biryandan yürüyor,bir yandan, "Ne ola cak bizim halim iz," diye düşünüyordum. Eve geldim ama yağmur te pemden girdi, tumağımdan çıktı. Sucuk gibi ıslandım. Ayağımda bir karış çamur. Gülben açtı kapıp. Eliyle kapıp tutuyor ki, ben öyle içe ri girmeyeyim diye. Onu şöyle bir ittim kenara, doğru yatak odasına gittim. O çamurlu ayakkabılarımla girdim yatağa, onu da kolundan çektim, attım yatağa. Yatak yorgan, çamur içinde kaldı. "Hadi baka lım,şimdikalkbuyataktandagöreyim," dedim.Korktu,şaşırdıkaldı. Hani ufak tefek de değiliz ki, Karamürsel sepeti sandı desem. Bir daha ben izin vermeden hiçbir şey yıkanmayacak, sen bile dedim. Gık diye medi. Ağladıkça çamuru sürdüm her yere. Sonunda ben de insanım Doktor Hanım, iyilikten anlamadı. Ona bıraksam, ikimize de haya ti zehir edecek. İyi ki de bırakmamışım, bak şimdi o da mutlu bende.
— Demek artık ikiniz de mutlusunuz.
— Tabii ya. Ya boşayacağım ya da bazı şeylere uyacak. O istedi ki ben ona uyayım. Doğru dürüst bir şey istese canım kurban. O gün den sonra korkudan bir şey yapamadı. Bir-iki kere söylenecek oldu, yine çamurladım her yanı. Baktı ki benimle başa çıkamayacak, yavaş yavaş eski huylarım bıraktı. Sonra akrabalarım eve gelince hiç yüzle rine bakmazmış. Baktım, kimseyi istemiyor, ona kalsa akşama kadar evi kazıyacak. Bir gün de onun için kıyameti kopardım. "Bundan son ra sen onlara gideceksin, onlar sana gelecek, dır dır istemem," dedim. Şimdi bizimkilerin hepsi de seviyor Gülben'i. Kendi aralarında altın günü filan yapıyorlar. Ben anlamam o işlerden. Ne isterse alıyorum. Bir eli yağda, bir eh balda. Kavga gürültü bitti. Siz şim di içinizden kı zıyorsunuz bana ama ben kötü bir adam değilim. 15 yaşında değilim ki, bu saatten sonra değişeyim. O da anladı huyumu, hiç üzerime gel-
miyor. Şimdi bakıyorum o da memnun. İlk günler hiç yüzü gülmü yordu. Şimdi yüzünde güller açıyor.
— Demek böyle Selami Bey?
— İşte böyle Doktor Hanım. Ben biraz önce de söyledim ya, size bir arkadaşımın eşini getirdim.
O gün Selami Bey giderken ne düşüneceğimi bilemedim. Şimdiye kadar hiç böyle bir tedavi yöntemi duymamış, görmemiştim. Üstelik bu tür hastalıklarda, hastanın üzerine gidildikçe, biliyorum ki sıkın tı artar. Demek eşinin otoritesi Gülben'e iyi geldi. Çünkü yıllardır ev de ya annesinin ya da Safiye'nin ağır baskısı altında yaşamış. Bana ilk geldiğinde de kendi başına tedaviyi kabul etmemiş, Safiye'nin devre ye girmesinden sonra ilaçlarım düzenli kullanmış ve çabucak iyileş m işti. Selam i Bey bilm eden en doğrusunu yapm ış galiba.