Gönderi

Platon (Devlet, 10)
Demek ki en iyi yanımız, akla uyan yanımız oldugu halde, taşkın bir yanımız da vardır ki, her türlü benzetmelere elverişlidir. Homeros veya bir tragedya şairi, bir kahramanın acı duymasını, ahlarla vahlarla konuşmasını, gögsünü yumruklayarak derdini haykırmasını tıpa tıp benzetiyor. Hepimiz hoşlanınz bundan. Kanımız kaynar dinlerken ve bize en coşkun heyecanları yaşatan şaire hayran oluruz. Ama kendi başımıza bir felaket gelince, bunun tam tersini yapanrız, bağrımıza taş basar, susarız. Erkek adama böyle yaraşır, deriz. Şiirde beğendiğimiz ağlaşmaları, kadınlara bırakız. Fakat, benzemek istemediğimiz, hatta benzemekten utanacağımız bir adamuı alkışlamaya, iğreneceğimiz bir şeyden hoşlanmaya hakkımız var mıdır? Akıl, gözyaşlarını, feryatları, inlemeleri tutmamızı buyurmaz mı? Oysa şairler, bu taşkın yanımızı doyurmak isterler, dolayısıyla olumsuz yanımız harekete geçirirler. İşte tiyatrolarda coşturdukları yanımız, bu akıldışı, taşkın yanımızdır. Aynı şeyi komedya için de söyleyebiliriz. Bir tiyatroda yahut eş dost arasında bir soytarlık gördüğümüzde, bunu kendimiz yapmaktan utanırız, Ama kimi zaman, tiksinecek yerde beğeniriz bu soytarılıkları. Komedya, bu yolla, aklımızla dizginlediğimiz gülünç yanımızı ortaya koyar, onu destekler ve farkında olmadan bizi gülünç hale sokar.
·
3 görüntüleme
koralin