Victor Frankl’dan okuduğum üçüncü kitabı bu, “insanın anlam arayışı” kitabının devamı niteliğinde gibi. Frankl, toplama kampında yaşadığı acıları anlamlandırarak kendi hayatını gözlemleyerek logoterapi kuramını ortaya koyması benim için otantik bir kuramcı olmasını sağlıyor. Freud’a göre haz, Adler’e göre güç, Frankl’a göre anlamın önemi fizyolojik ihtiyaçların birinci sırasında gelmektedir. Ölüme giderken, kişilerin sevdikleri kitapları alması, kampta kütüphaneyi yağmalamasını buna örnek olarak veriyor. (Maslow’da Frankl’a hak veriyor)
Kişi, hayatını yaşarken materyal anlamların kalıcı olmadığını, meşguliyeti bittiğinde, yalnız kaldığında ya da Frankl’ın deyimiyle “pazar günü sendromundan” çıktığında, anlamsızlığın farkına varacaktır. Anlam yeniden yaratılamaz keşfedilebilir derken, herkesin hayatında yaşadığı acı, mutluluk gibi duygulardan bir anlam çıkartacağını savunur. Anlam nedir peki, eser yaratmak, aşık olmak, acından sıyrılabilip gelişim ve dönüşüm içinde olabilmek.Kitapta yer yer teknik bilgilere yer verilmesi, logoterapi’yi daha iyi anlamama sebep oldu. Ayrıca kitabın son bölümlerinde, spor ile ilgili bölümü ilgi çekici üzerine düşünülecek nitelikte; Birey, zengin toplumun ortadan kaldırdığı gerilimi yapay olarak yaratır.Kendini kasıtlı olarak beklentiler altına sokarak, yani geçici de olsa kendini gönüllü olarak stres durumlarına sokarak gerilim yaratır. Görebildiğim kadarıyla sporun yerine getirdiği işlev de tam olarak işte budur! Spor, insanın acil durumlar yaratmasını sağlar. Kendisinden beklediği şey gereksiz bir başarı ve gereksiz bir özveridir. Bir bolluk denizinin ortasından, çilecilik adaları yükseliyor! Aslında sporu çağdaş, laik bir tür çilecilik olarak değerlendiriyorum.
Gereksiz başarıyla kastettiğim şey nedir? İnsanın yürümeye bile ihtiyaç duymadığı bir çağda yaşıyoruz: istediği yere arabasıyla gidebilir. Merdivenleri çıkması gerekmez: asansöre binebilir. Böyle bir ortamda o birden bire dağlara tırmanmaya başlar! Dağcılığa merak saldığım için bu bölüm üstüne düşünebileceğim, tartışabileceğim bir bölüm oldu..
Kendimizi ve anlamımızı bulacağımız günlerimiz olsun