İstanbul’dan Kutsal Topraklara, İskender Pala’nın kaleminden kalbimizin derinliklerine bir kervanın hikayesi. Diğer kitapları gibi kendine hayran bırakan bir hikaye, içerisindeymiş hissi veren anlatım tarzı. Ruslarla uzun süren savaşlar, Yeniçeri isyanları ve bozulan sosyal düzen, art arda gelen ihtilallerle taht değişiklikleri yüzünden yapılamayan icraatlar, bozulan devlet kademeleri, vergi sorunları gibi bin bir dert içinde Osmanlı... Bu dertlerden biri de Arap topraklarında. Sözde din anlayış farkından doğan ve Suud aşiretinin desteğiyle büyüyen Vehhâbîlerin ayaklanması. Vehhabiler beş yıldır Osmanlı Sürre Alayına baskın ve yağmalarla Hac ibadetini yerine getirilmesini engelledikleri gibi Osmanlı’nın bu bölgedeki halkına yardım ve hizmetlerini engelleyip otoritesini zayıflatıyor. II. Mahmud tahta çıktıktan sonra bu olayın üzerine gidip, bu seneki kervanın Kutsal topraklara ulaşması için kervanla birlikte İbrahim Paşa komutasında büyük bir ordu yolluyor. İstanbul’dan yola çıkan otuz bin kişilik Sürre Alayı çoşkulu törenlerle uğurlanıyor. Ve işte Kervanın hikayesi böyle başlıyor. Kervan menzile varana kadar nelere şahit olmuyor ki; aşk, dostluk, yardımlaşma, hainlik, baskın, savaş, çapul, cinayet, hırsızlık, açlık, susuzluk... Gerek hikayesi gerek anlatımıyla en sevdiğim kitaplarım arasında yerini aldı. Sadece sürükleyici bir kitap değil aynı zamanda pek çok genel kültür bilgisi de içeriyor;Vehhabilerin nasıl kurulduğu, Dımaşk adının dem-i şek’ten (kanın ayrıştığı yer)geldiği , posta güvercinlerinin eşlerine olan sadakatleri sayesinde haberleşme sağlandığı, Süleymaniye kurumunun mürekkebe dönen hikayesi gibi. Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tavsiye ederim. Son olarak bana kattığı güzel bir deyim ile kapanış yapayım: “Biriniz bizi taşısın veya ben sizi taşıyayım.”

Kervanİskender Pala · Kapı Yayınları · 20213,392 okunma

·

21 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Büşra Betül Metin