Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

94 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kadınların ayak seslerini duyacaksınız bu kitapta. Bu seslerin içinde kaybolan çığlıkları.. Kimisi derdini anlatamadığı için kalabalıkların içinde yalnız, kimisi sıkıntılarına çare bulamadığı için yorgun, kimisi onu anlayacak insanların bulunmadığından şikayetçi... Hayatımıza baktığımızda bazen hissettiğimiz bu duyguları, yazdığı öykülerin içinde okumak gerçeklerin -kime ve neye göre- ortaya saçılmasını sağlıyor. Bazı düşüncelerimizi söylemekten çekiniriz. Hatta anlam veremediğimiz bir korku gelip bizi esir alır. Peki neden? Bizi olduğu gibi kabul etmeyeceğini bildiğimiz kişiler için mi? Yalnızlığın sularına girdiğimizde de oradan çıkmak için çebelleşeceğimiz için mi? İkilemde kalanların hikayelerine konuk olacaksınız bu kitapta. Bazen bir gün çabucak biterken -zaman su gibi akıp geçti.- bazen de o gün bir türlü bitmez. Peki ya gün bittikten sonra? "Neden insanlara benzer yaşamları varmışçasına standart bir gün biçildiğini de anlamıyorum." Toplum içinde kendinin anlaşılmadığını hisseden herkesin duygularına tercüman olacak bir kitap. Cesaret kırıntısını içimizde hissetmeye çalışırken kimi zaman yorgunluğun ve umutsuzluğun çanlarına teslim oluruz. Aslında sevginin; birinin bizi sevmesinin, anlamasının peşinden giderken kendimize olan güvenimizi yitiriyoruz. Bununla baş başa kaldığımızda olduğumuz kişi olarak kafamızda binlerce soru oluşuyor. Yazarın ilk öykü kitabı. Ben dilini çok sevdim. İçinde bulunan 11 öyküde -bazı öyküler bir öncekinin devamı- kadın karakterlerin iç düşünceleri ile hayatta kalma mücadelesini okuyoruz. Toplumun dayattığı kişi olmaya çalışırken bocalayan, yorulan ve boşluğa düşen kadınların... Bir kişi kendini kabul ettirmek için olduğu kişiden vazgeçebilir mi? İşte bunu yapmaya çalıştığında aslında kendinden uzaklaşıyor insan. Kendi varlığından... Kitaptaki kadın karakterin sesini dinlerseniz anlaşılmamaktan yorgunlar. Topluma ayak uydurmaya çalışmaktan bitap düşmüşler. Yalnız kalmakta da korkuyorlar. Toplumun onları kabul etmeyeceğini, reddeceğini düşündükçe içsel sorguları yeniden başlıyor. Kısır döngü... İşte yazar bu durumu insanlara göstermek istiyor. Onları anlamamızı, olduğu gibi sevmemizi söylüyor. Bu sayede içinde yaşacağımız hayat daha da güzelleşecek. Ne demiş Sait Faik: "Her şey bir insanı sevmekle başlar." Farklıkların güzel ve özel olduğunu yeniden anlayacaksınız. Bu sayede onları olduğu gibi kabul edip yeni ufuklar keşfedeceksiniz. Sizin görmediğiniz pencereden bakacaksınız hayata. Sorgulayacaksınız. Belki yorulacaksınız anlatmaktan veya anlamaktan ancak sevginin tılsımı ile gücünüzü yeniden bulacaksınız. Toplumun içinde bulunan hep aynı insanlar sizi yormuyor mu? Bunu kendinize sorun. Sonra da her insanın içindeki farklı insanı olduğu gibi sevin. Değiştirmeden, dürüstçe... Eğer bu tarz toplumsal ve kişisel eleştirinin iç içe harmanlanmış, öykü türünde kitaplar okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitaba bakmalısınız.
Bir Günü Bitirme Sanatı
Bir Günü Bitirme SanatıBanu Özyürek · Everest Yayınları · 2020255 okunma
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.