Gönderi

... ÜSTEĞMEN - Bana öyle geliyor ki Yüzbaşım, ümit zaif... YÜZBAŞI - Allahın dediği olur. TEĞMEN - (Patlarcasına) Allah!.. Allah!.. YÜZBAŞI - (Gayet tatlı) Teğmenim? TEĞMEN - Efendim, Yüzbaşım! YÜZBAŞI - Sen Allahın adını ömründe kaç kere andın? TEĞMEN - Ne bileyim, Yüzbaşım? YÜZBAŞI - Sık mı, seyrek mi? TEĞMEN - Cevap veremiyeceğim! YÜZBAŞI - İçinden mi, dışından mı? Zaif anında mı, kuvvetli deminde mi? TEĞMEN - Ben sizin gibi kuvvetli olamadım. Kendimi kuvvetli sandığım zaman Allahı unuttum.. YÜZBAŞI - Benim gibi olamadığına yanan, büsbütün yanar. Bense Allahı, kuvvetim arttıkça hep düşündüm ama, işin meğer gevezeliğini yapmışım... ÜSTEĞMEN - Etmeyin, Yüzbaşım! YÜZBAŞI - Bir de Allahta eriyen, biten, tükenen, yok olanlar var... Bunlar için denizin altıyle üstü diye bir ayırt ediş olabilir mi hiç? (Haykırır) Biz değil miyiz, şimdi burnu kapanda kısılan fareler gibi vink vink çırpınmayı, Allahı anlamak sananlar? (Başlar göğse düşer. Yüzbaşı taş gibi hissiz ve katı... Uzun sükat...) YÜZBAŞI - (Gözleri boşlukta) Geç aynanın karşısına, gözlerini deli aç ve haykır: Bu suratı kim çizdi? (Durak... Sesi kısık ve kelimeleri tane tane) Herkes suratından, kendi eliyle çizmişçesine emindir. (Durak) Bu kadar gafil olmak için mi akıl sahibi olduk? TEĞMEN - (Çılgın) Yüzbaşım bizi ölüme mi alıştırıyorsun? YÜZBAŞI - (Oralı olmaz) Hayvana dil ver, ilk sözü Allah olsun!.. Biz onu anarken unutanlarız... Bilirken bilmeyenler... (Haşyet, gerginlik... Yüzbaşıya eğilirler...) YÜZBAŞI - (Doğrulur) Yepyeni bir haber ister misiniz? (Daha çok eğilirler. Durak...) YÜZBAŞI - Müjde çocuklar!.. (Büsbütün eğilirler. Durak...) YÜZBAŞI - Allah var!.. Sevinin!.. (Herkes hayret tavrında. Herkes donmuş...) ÜSTEĞMEN - Bu mu yeni haber? YÜZBAŞI - Bu! Dünyanın en eski ve en yeni haberi! (Tek tek suratlara bakar) Kavrayamadınız mı? Her ân yeniden öğrenmişçesine öğrenin: Allah var! Hâlâ mi kavrayamadınız? Allah var diyorum! Şimdi öğrenmiş gibi öğrenin! Müjde Allah var!..
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.