Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İyi bir hayatımız vardı, ne yaptığımızın önemi yoktu, konuştuklarımız saçma sapandı hatta yazmaya kalkmak daha bile aptalca geliyor, ama mutluyduk; sanırım bilgelikle mutluluk bir arada olmaz. Hoş, aptallıkta bilmediğimiz bir bilgelik var ve eğer bilgenin aradığı son mutluluksa bilgelik olmadan ulaşılsa da sonuçta bir sondur. Aramak kadar değerlendirmek de gerekir çünkü arayış sırasında kapasitenizi tüketme eğiliminiz vardır. Bunu cennet krallığında aramak iyidir ama önce bu dünyadan vazgeçmek gerekir ve eğer bu hayat elimizdeki tek şeyse vazgeçmekten pişmanlık duyabilirsiniz ve cennet krallığı pişmanlık içinde yaşamak için kötü bir yer olabilir. Derler ki bir şeye sahip olmanın tek yolu onu kaybetmektir; doğru olabilir, ama ben pek bayılmıyorum. Bildiğim tek şey, eğer bir şeyi yeterince severseniz, onu mutlaka elinizden alırlar. Bu belki sonsuz bilgelikle yapılıyor olabilir ama yapan her kimse, benim dostum değil. Geceleri Tanrı'dan korkuyorum, ama eğer savaşı durdursaydı ya da başlamasına izin vermeseydi, ona daha çok hayranlık besleyebilirdim. Belki durdurmuştur, ama durduran her kimse, bunu pek güzel biçimde yapmamıştır. Ve eğer veren de Tanrı, alan da Tanrı'ysa, Catherine Barkley'i aldığı için ona hayran olacak değilim. Bana Catherine vermiş olabilir, ama aynı sıralarda Rinaldi'ye frengiyi kim verdi? Bildiğim tek şey, o konuda hiçbir şey bilmediğim. Yemekhanedeki Tanrı'yı her daim sevmiş olan ve bundandır ki mutlu olan papazın bilgeliğini görebiliyorum ve kimsenin Tanrı'yı ondan alamayacağına eminim. Ama öyle doğmuş olmanın ne kadarı bilgelik, ne kadarı şanstır? Ya sizin yaradılışınız öyle değilse? Ya sevdiğiniz şeyler ölümlüyse? O vakit tek bildiğiniz ölecekleridir. Siz de öleceksiniz ve muhtemelen yanıt da bu; ölümsüz şeyleri sevenlerin kendi de ölümsüzdür ve onlarla yaşamaya devam ederler, ölen şeyleri seven ve inananlarsa ölür ve sevdiği şey gibi ölü olurlar. Eğer bu doğruysa, çok güzel bir hediye sayılır ve durumu eşitler. Ama büyük olasılıkla doğru değildir. Emin olabileceğimiz tek şey, doğmuş olduğumuz ve ölecek olduğumuz ve sevdiğimiz her canlının da öleceğidir. Ne kadar çok canlıyı seversek, ölecek o kadar çok şey olur. Yani eğer piyangonun bize vurmasını istiyorsak ölümsüzlük tarafına geçebiliriz; zaten sonunda çoğu da öyle yapar. Ama eğer hiçbir şeyi sevmeyerek doğmuşsanız ve annenizin memesinin sıcak sütü size asla cennet olmadıysa, ilk sevdiğiniz şey bir tepenin yamacı, son sevdiğiniz de bir kadınsa ve onu elinizden almışlarsa, siz de başka bir kadını değil, ille o kadını istiyorsanız; o da gitmişse, durumunuz pek parlak sayılmaz ve Tanrı'yı en baştan beri sevmiş olmayı dileyebilirsiniz. Ama sevmemişsinizdir. Bunun hakkında konuşmanın bir yararı olmaz. Düşünmenin de.
Sayfa 397Kitabı okudu
·
433 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.