Bütün olarak bakıldığında bu sonuç ortaya çıkıyor. Bununla ilgili kitabın 34. ve 85 sayfalarında aşağıdaki bilgiler yer alırken ayrıca makalenin devamında benzer şeyler de bulunuyor. Örneğin, 76.sayfa dipnot: "135 Bkz. Ankara Etnografya Müzesi, env. no. 8457’deki Şii yanlısı Silsilename. Bu yazmada Hz. Muhammed, yanında Hulefa-yı Raşidin yerine Cebrail ve Hz. Ali ile Kabe’de tasvir edilmiştir. Hz. Peygamber’in de Hz. Ali’nin de yüzleri örtülüdür ve ikisi de alevden bir hâleye sahiptir. Ayrıca yazmada on iki imam ve Safevi hükümdarları da vurgulanmış ve tasvir edilmiştir. ." Ya da 85 ve 86.sayfalarda genel tespite yer verilmiş. Yazar kitabı oluştururken aldığı kaynakların önünü ve arkasını da gördüğü için bu şekilde yorumluyor. O zamanki siyasi çatışma, dini sahada da nasibini almış...Ben de toplamdan bir yorum çıkararak o cümleyi yazdım.
Sayfa 34.
Ahval-i Kıyâmet’teki Hz. Peygamber tasviri, metinde bulunmayan açıkça Sünni bir mesaj iletir. Resmin yer aldığı 19. bölüm, minberler üzerinedir ve Hz. Peygamber’in kırmızı yakuttan bir minberinin olduğu belirtilir. Metinde ayrıca, Burak üzerindeki Hz. Muhammed’in ardı sıra Hz. Ebü Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin de her biri ayrı bir burak üzerinde yol aldığı anlatılır.®^ Arapça yazılmış daha eski bir “Ahvâl-i Kıyâmet” metninin yeniden düzenlenmiş bu Osmanlı versiyonunda, dört halifenin de isminin aynen korunmuş olduğu açıkça görülmektedir.®® Fakat Osmanlı ressamı, daha yakın tarihli bu Türkçe çeviri metin için bir resim programı oluştururken, Hz. Ali’yi resme dahil etmeyerek yazmanın metinsel içeriğinden sapmayı uygun ve hatta belki de gerekli bulmuştur. Işık saçan Hz. Muhammed’in eşliğinde, burağa binmiş dört değil, sadece üç râşit halife vardır. Osmanlı’da bu tür dışarıda bırakma taktikleri, büyük ihtimalle, 16. yüzyıl Safevi resimlerinde Hz. Ali’nin hem hayattayken hem ahirette daima Hz. Muhammed’le eşit, hatta daha üstün bir konumda tasvir edilmesine görsel bir karşıtlık oluşturmaya yarıyordu. Bu resimsel dışlama süreci, muhalif Şii görüşlerin bu apokaliptik tasvire sızmasını engelleyerek, Hz. Peygamber’in kişilik ve statüsünü “Sünnileştirme” amacı taşımış olmalı.
sayfa 85.
Özellikle 16. yüzyılın son yirmi yılına damga vuran resimli elyazmaları, İslam’ın yazılı mirasını yeni sanatsal alanlara genişletmiştir. Bu kitap resimlerinde Hz. Muhammed, yüzü bir örtüyle izleyiciden tümüyle gizlenmiş ışıklı bir varlık olarak tasvir edilmiştir. Başının etrafında alevli bir ışık demeti vardır. Kimi zaman bu ezelî nurun, Hulefa-yı Raşidin ve Aşere-i Mübeşşere’yi de içine alacak şekilde geniş-letildiği görülür. Bazı örneklerde Hz. Ali, eşlik eden metinde ismi geçse bile, resme dahil edilmemiş veya nebevi nurdan mahrum bırakılmıştır. Bu resimsel stratejinin amacı, hiç şüphesiz dönemin Hz. Peygamber, Hz. Ali ve imamlarla ilgili Safevi-Şii söylemlerine incelikli fakat açık bir Osmanlı-Sünni karşılık vermekti. Osmanlı kitap sanatlarında Hz. Muhammed, takipçi ve mirasçıları tarafından sünneti muhafaza ve temsil edilen kozmik bir ışık, örtülü bir gizem ve üstün bir dostluk örneği olarak tasvir edilmiştir.