Gönderi

336 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Osmanlı – İslam Sanatında Tapınma ve Tılsım
Osmanlı – İslam Sanatında Tapınma ve Tılsım adlı kitap, Christiane Gruber'in yayımlanmış sekiz makalesinin bir araya getirilmesi sonucu ortaya çıkmış. Kitap hakkında arka kapakta güzel bilgi yer alsa da kitabın da mutlaka okunmasında fayda var. Osmanlı - İslam sanatının tamamı kitap içinde işlenmiyor. Onun yerine 'tapınma ve tılsım' temasıyla uyumlu bazı objeler üzerinden bir anlatım yapılıyor. Dini motifli çeşitli işlemeler haricinde, Yavuz Sultan Selim'in 1517 galibiyetiyle Osmanlı'ya geçen kutsal emanetler de yer almaktadır. Bu objelerin taşıdığı anlam ya da ona atfedilen anlam paralelinde bilgiler de verilirken, bunun dini karşılığı ve Osmanlı'nın buna verdiği anlamlar da yer almaktadır. Örneğin: bu dini motifli işlemeler ve kutsal emanetler, Osmanlı'nın siyasi ve dini gücünü rakiplerine gösterir. Kutsal emanetler içinde yer alan Hz. Muhammed'in hırkası, ayak izi ve sandaletleri de Osmanlı döneminde özel (bugün hala devam eden geleneğin kaynağı) zamanlarda sergilenmiş. Bu bile dini-siyasi bir amaç doğrultusunda yapılmış. Dindarlığın dışta görüntüsünü içeri almak; manevi haz, af, niyet ya da maddi anlamda başarı elde etmek için de bu simgeler kullanılmış. Yapılan bazı ritüellerin kaynağı hakkında bilgi sahibi olunurken, bu ritüellere dahil olanların da buna dahil olma sebepleri de dillendiriliyor. Özellikle 16. yüzyıldan itibaren, Osmanlı sultanlarının kendi soylarını Hz. Adem'e dayandıracak şekilde şecereler yazdırması, bir çeşit kendilerini tek başlarına dinin koruyucusu ve o soyun devamı olarak görmelerine yol açmış. Saray ve çevresi için yapılan çeşitli dini kitaplar, kendi zamanı içinde hem görsel hem de içsel bazı sırları da barındırır. Daha sonraları ise avama yönelik daha ucuz maliyetli resimsiz dua kitapları ortaya çıkmış. Kitabın son bölümünde ise günümüzden bir kesit anlatılıyor. Yazar, İstanbul (Eyüp Sultan Camii ve çevresi) özelinde olmakla birlikte farklı şehirlerde gördüklerini de kitaba yansıtmış. Zamanla geniş kesimlere yayılan dua kitapları, şu an bile dini neşriyat içinde en çok satılan kitaplar arasında yerini koruyor. Ayrıca tılsım, muska, nazar, nazar boncuğu ve bereket kartları da zaman çizgisi içinde işlenir. İnsanların muska, tılsım, hilye veya günümüzde bereket kartlarına bu kadar ilgi duyulmasının sebebi nedir? Bu da kitabın içinde kendini cevaplandırıyor. Kitap içinde kullanılan resimlerin, ayrıntılı bir şekilde içeriğinin de anlatılması oldukça doyurucu. Kuru bir anlatım yok. Yeri geldiğinde karşılaştırma da yapılarak farklar da söyleniyor. Yapılan bu dini resim ve işlemeler de bile siyaset kendini gösteriyor. Örneğin, 16. yüzyıl Osmanlı'sında yapılan bazı resimlerde Hz. Muhammed'in yanında 4 halife yerine Hz. Ali dışarıda bırakılarak 3 halife yer alırken; Safevi İran'ında ise bu sefer Hz. Ali varken diğerleri olmaz. Bir yabancının (yani elin yabancısı denir ya!) çoğu yine kendi dilindeki kaynaklardan yararlanarak yazdığı kitap, bu açıdan da önemli. Anlatım (çeviri de) akıcı. Yargılayıcı, dışlayıcı, ötekileştirici dil kullanılmadan, olgular üzerinden önce tarif sonra da ayrıntılı açıklama yapılıyor. Bu şekilde anlatım hele bir de 'yabancı' ise çok daha zor olurken o bunu aşarak zoru başarmış. Kitap okunduğunda ne demek istediğim daha rahat anlaşılabilir. Sadece 296.sayfada yer alan, 'Türkiye ….' diye devam eden cümledeki toptancı bakış ya çeviri/düzenlemeden kaynaklı bir hata ya da yazar o şekilde görüyor. Notlar: Kitabın ebatı için büyük boy tercih edilmesi yanında bir de kalın kitap kağıdı (gramaj farklı) da kullanılmış. Ayrıca kitap içinde kullanılan resim ve görseller için de özel çekim yapılmış; kaliteli baskı ile hem ruha hem de göze de dokunuyor. Yazara, çevirmene ve bu güzel kitabı bizle buluşturan yayın evine de teşekkür ederim. Ezcümle: Bu kitabı 23 - 26 Şubat 2021 tarihleri arasında okudum. İnceleme yazısı da 27 Şubat 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. Tavsiye ederim.
Osmanlı – İslam Sanatında Tapınma ve Tılsım
Osmanlı – İslam Sanatında Tapınma ve TılsımChristiane Gruber · Yapı Kredi Yayınları · 20206 okunma
·
54 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
S. Ali okurunun profil resmi
Bütün olarak bakıldığında bu sonuç ortaya çıkıyor. Bununla ilgili kitabın 34. ve 85 sayfalarında aşağıdaki bilgiler yer alırken ayrıca makalenin devamında benzer şeyler de bulunuyor. Örneğin, 76.sayfa dipnot: "135 Bkz. Ankara Etnografya Müzesi, env. no. 8457’deki Şii yanlısı Silsilename. Bu yazmada Hz. Muhammed, yanında Hulefa-yı Raşidin yerine Cebrail ve Hz. Ali ile Kabe’de tasvir edilmiştir. Hz. Peygamber’in de Hz. Ali’nin de yüzleri örtülüdür ve ikisi de alevden bir hâleye sahiptir. Ayrıca yazmada on iki imam ve Safevi hükümdarları da vurgulanmış ve tasvir edilmiştir. ." Ya da 85 ve 86.sayfalarda genel tespite yer verilmiş. Yazar kitabı oluştururken aldığı kaynakların önünü ve arkasını da gördüğü için bu şekilde yorumluyor. O zamanki siyasi çatışma, dini sahada da nasibini almış...Ben de toplamdan bir yorum çıkararak o cümleyi yazdım. Sayfa 34. Ahval-i Kıyâmet’teki Hz. Peygamber tasviri, metinde bulunmayan açıkça Sünni bir mesaj iletir. Resmin yer aldığı 19. bölüm, minberler üzerinedir ve Hz. Peygamber’in kırmızı yakuttan bir minberinin olduğu belirtilir. Metinde ayrıca, Burak üzerindeki Hz. Muhammed’in ardı sıra Hz. Ebü Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin de her biri ayrı bir burak üzerinde yol aldığı anlatılır.®^ Arapça yazılmış daha eski bir “Ahvâl-i Kıyâmet” metninin yeniden düzenlenmiş bu Osmanlı versiyonunda, dört halifenin de isminin aynen korunmuş olduğu açıkça görülmektedir.®® Fakat Osmanlı ressamı, daha yakın tarihli bu Türkçe çeviri metin için bir resim programı oluştururken, Hz. Ali’yi resme dahil etmeyerek yazmanın metinsel içeriğinden sapmayı uygun ve hatta belki de gerekli bulmuştur. Işık saçan Hz. Muhammed’in eşliğinde, burağa binmiş dört değil, sadece üç râşit halife vardır. Osmanlı’da bu tür dışarıda bırakma taktikleri, büyük ihtimalle, 16. yüzyıl Safevi resimlerinde Hz. Ali’nin hem hayattayken hem ahirette daima Hz. Muhammed’le eşit, hatta daha üstün bir konumda tasvir edilmesine görsel bir karşıtlık oluşturmaya yarıyordu. Bu resimsel dışlama süreci, muhalif Şii görüşlerin bu apokaliptik tasvire sızmasını engelleyerek, Hz. Peygamber’in kişilik ve statüsünü “Sünnileştirme” amacı taşımış olmalı. sayfa 85. Özellikle 16. yüzyılın son yirmi yılına damga vuran resimli elyazmaları, İslam’ın yazılı mirasını yeni sanatsal alanlara genişletmiştir. Bu kitap resimlerinde Hz. Muhammed, yüzü bir örtüyle izleyiciden tümüyle gizlenmiş ışıklı bir varlık olarak tasvir edilmiştir. Başının etrafında alevli bir ışık demeti vardır. Kimi zaman bu ezelî nurun, Hulefa-yı Raşidin ve Aşere-i Mübeşşere’yi de içine alacak şekilde geniş-letildiği görülür. Bazı örneklerde Hz. Ali, eşlik eden metinde ismi geçse bile, resme dahil edilmemiş veya nebevi nurdan mahrum bırakılmıştır. Bu resimsel stratejinin amacı, hiç şüphesiz dönemin Hz. Peygamber, Hz. Ali ve imamlarla ilgili Safevi-Şii söylemlerine incelikli fakat açık bir Osmanlı-Sünni karşılık vermekti. Osmanlı kitap sanatlarında Hz. Muhammed, takipçi ve mirasçıları tarafından sünneti muhafaza ve temsil edilen kozmik bir ışık, örtülü bir gizem ve üstün bir dostluk örneği olarak tasvir edilmiştir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.