Gönderi

Sahanın kenarına yaklaşırken Willie Mays çarptı gözüme. Kim olduğundan en ufak bir kuşkum yoktu. Willie Mays’ti, formasını çıkarmış, günlük giysileriyle 2-3 metre kadar uzağımda dikiliyordu. Onun olduğu yöne doğru yürümeyi nasılsa becerebildim ve sonra, bütün cesaretimi toplayıp birkaç sözcük çıkarabildim ağzımdan: “Bay Mays,” dedim, “imzanızı alabilir miyim?” Mays olsa olsa yirmi dört yaşında olmalıydı, ama ona adıyla hitap etmek bir türlü elimden gelmemişti. Soruma verdiği yanıt pek nazik olmasa da dostçaydı. “Tabii oğlum, tabii,” dedi. “Kalemin var mı?” Öylesine hayat doluydu ki, anımsıyorum bunu, gençliğin verdiği enerjiyle öylesine doluydu ki, benimle konuşurken olduğu yerde yaylanıyordu. Kalemim yoktu, babama kalemini alıp alamayacağımı sordum. Ancak onun da kalemi yoktu. Annemin de. Öteki büyüklerin de hiçbirinin kalemi yoktu. Büyük Willie Mays konuşmadan durmuş bizi izliyordu. Grupta hiç kimsenin yazacak bir şeyi olmadığı anlaşılınca Mays bana dönüp, “Üzgünüm evlat,” dedi. “Kalemin yoksa imza da veremem.” Ve sonra stattan çıkıp geceye karıştı. Ağlamak istemiyordum ancak gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı yuvarlanmaya başladı, bunu engellemem mümkün değildi. Daha da kötüsü, arabada eve dönerken yol boyunca ağladım. Evet, hayal kırıklığından mahvolmuştum, ama öte yandan gözyaşlarıma engel olamadığım için kendimden iğreniyordum. Bebek değildim. Sekiz yaşındaydım ve büyük çocukların bu tür şeylere ağlamamaları gerekirdi. Willie Mays’in imzasını alamamakla kalmamış, elime başka bir şey de geçmemişti. Hayat beni sınamıştı ve kendimi her açıdan eksik hissediyordum. O geceden sonra nereye gidersem gideyim yanımda kalem taşıdım. Cebimde bir kalem bulunduğuna emin olmadan evden dışarı adım atmamak bende bir alışkanlık oldu. O kalemle bir şey yapmayı planladığımdan değil, ama hazırlıksız yakalanmak istemiyordum. Bir keresinde boş elle yakalanmıştım, ama bunun bir kez daha olmasına izin vermeyecektim. Geçen yıllar en azından bana şunu öğretti: Cebinde bir kalem varsa, büyük olasılıkla bir gün onu kullanmaya başlamak gelecektir içinden. Çocuklarıma hep söylediğim gibi, işte ben böyle yazar oldum.
·
8 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.