Gönderi

Dr. Hikmet Kıvılcımlı üzerine E- Dr. H. Kıvılcımlı'nın eserlerinden alıntılar yapmışsınız (...) Dr. Türkiye solunun (...) dir. Onun fikirleri günümüzde çoktan aşılmıştır (...) Dr.'un, alıntılarla da olsa, kitabınızda gündeme getirilmesi, kimi düşüncelerinizin gerçekleşme şansını önceden sıfırlamaktadır. (...) (Z.O. Göztepe- İstanbul) E- Dr. H. Kıvılcımlı'dan dipnoıt gösterip yararlanmak olumlu bir yaklaşımdır (...) Bu, onun düşünce ve davranış dünyamıza yaptığı katkıların öneminin algılanması demektir (...) Kıvılcımlı'nın görüşlerini benimsiyor musunuz? (...) Benimsiyorsanız "Anarşi Yok! Büyük Derleniş adlı çağrısını yayınlayınız (...) (M.Y. Stockholm) C- Kitabımızda yalnızca Dr. H.K.'den değil daha bir çoklarından alıntılar yapılmıştır. Yazı yazan herkes böyle bir özgürlüğe sahiptir. Bu özgürlüğü kullanan neyi kasdediyorsa, onu anlamak istiyor demektir. Biz de kitapta bu tavrımızı yeteri açıklıkta göstermekteyiz. Alıntı yapmaktan malzeme ile onun yazarını aynen "benimsemek" diye bir çağrışıma hiç ihtiyacımız yoktur. sevdiğimizi de sevmediği mizi de açıklamaktan niçin geri duralım? kitapta benimsenmeyen, dahası şiddetle eleştirilen ve karşı görüşlerde olduğumuz kimselerden de alıntılar yapılmıştır. Alıntılarla kanıtlanmasına çalışan bir bütündür. Bu bütünsellik hakkında bir eleştiri yapmadan Dr. H.K.'dan yapılan alıntılara bakarak, kitap hakkında bir yorum yapılması, bir bakıma, kimi zorlamalara vardırır işi... Yapılan alıntı, kitaptaki ana fikri doğruluyor, hayat ta bu doğruları onaylıyorsa, niçin alıntı yapmayalım? Devrimci saflardaki tekkeciliğin kafasını kırmak için o alıntıları yaptık. Birileri, kasıtlı ve yanlış yorumlayacak diye ilerici ahlakımızı değiştirecek değiliz. Durun bakalım daha "alıntılar" yapılacak; sağ ve "sol" teslimiyetçilik hangi dilden anlıyorsa elbette üzerine gidilecektir. Yapılan nedir ki? Kimilerinin çekilmez, aşılmış, sıkıcı ve çeşitli yorumlara açık bulduğu tezler, zamanında tartışılmamışsa, günümüzde kalkıp ne tarihi geleneğe ne de kişilere kızamayız. Gerçeklik neyse o dur. Dr. H.K.'nın fikirlerinin aşılıp aşılmadığını kitabımızda tartışmıyoruz. Sizlerin bu yoldaki yargılarınızı derli toplu olarak bir yerde yayınlamanız yerinde olur; bizler de böylelikle fikirlerinizi öğrenme şansına kavuşuruz. Dr. H.K. hakkında kullandığınız ifade ve yakıştırmaları burada tekrarlamak, bu düşüncede olanları "tezgahına" düşmek olacağından üzerinde durmuyor ve anmıyoruz; cevaplamak durumunda olduğumuz husus, düşüncelerine katılalım ya da katılmayalım: Türkiye soluna katkısı bulunan bütün devrimcilere saygı göstermenin gereğini vurgulamaktır. Onların saygınlıklarına yalnızca düşmanlar göğe düşürmek ister. Bir de düşmanın işini kolaylaştıran azılı kariyeristlerle oportünistler, sizin kullandığınız ifade ve yakıştırmaları gündeme getirmeye çalışır. Ömrünü sosyalizm davasına adamış, 22 yılını hapislerde bırakmış, işçi sınıfı hareketiyle sosyalist hareketin birliği yolunda elinde olanı esirgememiş bir insana, yakışıksız bir dilde karşı çıkılmasını doğru bulmuyor ve şiddetle kınıyoruz. Onun düşüncelerini bilimsel ve seviyeli olarak eleştirmek devrimci bir tavırdır; ötesi laftır. Hakkında; kimi eleştirilerimizin olmasına rağmen ülkemizin orjinal sınıf ilişkisi ve çelişkilerine ilişkin çalışmalarına ilgi duyuyor, sosyal mücadele tarihimize yaptığı eleştirel katkının değerlendirilmesini, onaylıyor, ileri sürdüğü tezlerin tartışılmasını doğru buluyoruz. Dr. H.K.'nın mücadele ettiği dönem ve sonrasında savunduğu görüşler, tartışılmamış olabilir; onun önerileri bilince çıkarılamayabilir; dahası, Dr. H.K.'nın bir hareket içindeki önemi kavranamayabilir. Ya da seviyesiz yaklaşımlarla memleketimizin yetiştirdiği bir düşünce ve davranış adamı yok sayılmak istenebilir. Bütün bu yaklaşımların sebeplerini bilmekteyiz. Devrimciler, Dr. H.K. adı anılınca, bu konuda bir telaşa ve kaygıya kapılmazlar. Ondan aldığımız alıntılar, yazdıklarımızın "gerçekleşebilme şansını önceden sıfırlamaz"; belki de ispatlanmasına yardım edebilir. Aceleye gerek yoktur; hayat her düşünce ve davranışı sınayıp yargılamakta bir kusur işlemiyor. Kendi ölümlü varlıklarımızı, sağlıklarımızı bozarcasına, beş para etmez kuruntuların peşi sıra harcamayalım. Önemli kişiliklerin mücadele anılarını temiz tutalım. Dr. H.K. hakkında olumlu, olumsuz kimi görüşlerin olduğu bir gerçek. Kimileri onu bir tarikat ehli gibi sever; toz kondurmaz. Kimileri fukaranın adını duyunca yalana spekülasyona başvurur. Birileri de "onun adına" örgüt kurar. Oysa devrimci tavrımız; Dr. H.K.'nın sıkça değindiği gibi; "tarihsel sosyal geleneğimize eleştirel yaklaşmak, malzemelerimiz arasında sağlamları ayıklayıp çürükleri atmak" şeklinde olmalıdır. Sağ ve sol teslimiyetçi akımların farklı görüşleri olan devrimcilere, onların onurlu mücadelesine saygılı olamayacağı açıktır. Bunu bekleyen de yoktur zaten. Onların yaptığı, harekete darbe üstüne darbe vurmaktır. Birileri saflarımızda düşmanlık yaratıyorsa, bunu aynı duygularla karşılamayana, devrimci yerine kalpazan denir. Dr. H.K.'nın şahsına tarihimize, ilerici geleneklerimize karşı düşmanca yaklaşanları, 12 Eylül'de yeniden sınamış olduk. Ne mutlu bize! Günümüzde de devrimci olmanın ölçütü değişmemiştir: saflarımızdakilerle karşımızdakileri ayırdedebilmek! Dr. H.K. sınıfımızın bir eridir. Onun (hepimizin) dramı ve eksikliği, Türkiye solunun, geri kalmışlığımızın, ilkelliğimizin, örgütler anarşisi hastalığımızın dramı ve eksikliğidir. Ülkede işçi sınıfı hareketi ile sosyalist hareketin birliği sağlanmış olsaydı, onun disiplini altında Dr. H.K.'nın yeri ve onurlu mücadelesi kimi meçhul adamların saptırmacı sömürüsünden kurtulurdu. Daha memlekette "bilim kurulları" oluşturulmamış, ama bir hareketin malı olması gereken Dr. H.K. ve eserleri kimilerinin elinde kalmıştır. Böyle bir parselasyon anlayışı aşılmış olsaydı, eserlerini yayınlamakta bir tereddüte düşülmezdi. "Anarşi Yok! Büyük Derleniş" adlı çağrı, 1986 Türkiye'sinde "örgütler anarşisi" mikrobunu gidermeye yarıyorsa, bu çağrı yayınlanabilir. Niçin bir sakıncası olsun? Fakat biliniyor ki, bu çağrı 1970 yılındaki sosyal mücadelede ortaya çıkan bir durum için yapılmıştır. O gün için bilince çıkarılmayan bir "partileşme sorunu"nu böyle bir çağrı'nın yayınlanması eylemi, bilince çıkarıp rol üstelenecek midir? Bize göre yapılacak iş: yalnızca bu çağrının değil, birlik yolunda çaba gösteren bütün çağrıların, teşhis ve tedavi yöntemlerindeki bütün doğru değerlendirmelerin, tecrübelerin içindeki doğruların ayıklanması ve onlardan yararlanılmasıdır. İşçi sınıfının ideolojik, ekonomik ve politik birliğini sağlayacak her çağrı, bir harç rolü oynayacaksa, gerçek birlik yanlıları, ona sahip çıkarlar. Birlik potasında erimeğe aday kişi, kadro ve örgütler ayrımı söz konusu edilmez. Devrimcileri bu bağlamda ayrı kategorilere koyanlar, yalnızca düşmandır. Dr. H.K. bugün yaşasaydı, sanırız farklı davranmayacaktı. Bir devrimcinin fiziksel ve kimyasal bilişimi aramızdan ayrılabilir ama verdiği eserler ve onların içindeki kimi doğrular yaşıyorsa o doğruları hayata geçirecek yetenekli kadrolara çok iş düşüyor demektir. Birileri, bir yandan at gözlüğü taktırmış, kapıkulu bozguncularını saflara salmış; öte yandan bilinçli düşmanlıkların kırılması yolunda çok yönlü çaba gösteriyorken; sen de StockHolm'da oturmuş, Türkiye'de nelerin yağılacağına ilişkin "yol" gösteriyorsun. Oysa burada yapılacaklara kimin karar vereceği yeterince bilince çıkarılmıştır.
Sayfa 163 - 163-167 sorun yayınları
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.