Ve bir üçlemenin sonuna geldik, ansiklopediden hallice kitabımızın kapağını kapattık. Başlangıçta ittire ittire, o betimlemelerin arasında yolumu bulmaya çalışarak atıldığım bu serüven, içimde büyük bir yer bırakarak sonlanıyor şimdi. Nasıl bir yazarsın sen Tolkien? Bizi Orta Dünya'ya, yüzük kardeşliğine fark ettirmeden, ilmik ilmik bağladın ve gittin sanki. Çocukluğumdan beri hep bi' Yüzüklerin Efendisi dolanır dururdu ortalıkta. Ne izlemiş ne de okumaya yeltenmiştim. Fantastik Edebiyat ile çok ilgilenmeme rağmen türünün başyapıtı olan bu eseri okumaya cesaret edemiyordum. Sonra bir gün, okuduğum tüm diğer fantastik romanlar yavan gelmeye başladı ve o zaman yönümü Tolkien'e çevirmeye karar verdim. İsabetli bir karardı çünkü o tam da istediğim gibi, gerçek gibiydi. Yalnızca macera dolu bir serüvenden öte, o sayfaların arasında koskoca bir tarih yatıyordu ve inanmamak işten bile değildi. Tüm ırklar, halklar ve mekanlar, dağından taşına, ırmağından ovasına kadar her yer sanki bir yerde var olan bir dünyanın tasviri gibiydi. Bu dünyanın kendi içerisinde bir akışı, sanki kimse yazmasa ya da okumasa da devam eden bir döngüsü vardı; geçmişi, savaşları, dostlukları, düşmanlıkları, yaratılışı ve kuruluşu. Karakterlerin kendilerine has özelliklerinden tutun, görünüşleri, hatta konuşma biçimleri bile öyle ustalıkla yazılmış ki onları ciddiye almamak imkansız. Çevirinin de büyük bir etkisi söz konusu; nitekim tarihi bir romandan fırlamışçasına ağırlığı olan konuşma dilinin eski Türkçe'ye uyarlanışı kurguya kültürel olarak bir yakınlık ve gerçeklik katmış. Yüzüklerin Efendisi öyle bir kez okunacak bir eser değil. Zaten bir başkasıyla kafa kafaya vermeden ya da okuma sırasında araştırma yapmadan ve bir köşeye not etmeden kitabı tamamıyla anlamanız mümkün değil -ki tüm bunları yapsanız dahi her yönüyle anlamak olanaksız. Oldukça karışık ve belirli bir şemaya oturtması güç bir olay örgüsü var. Kendi adıma konuşacak olursam yer yer olayların sırasını bile karıştırdığım oldu ancak usta yazarımız Tolkien bunun için de kitabın son kısmına kronolojik bir gidişat eklemiş. Tüm detaylı açıklamalarına rağmen hakim olması güç bir evren ve güzelliği de buradan kaynaklanıyor. Tüm yönleriyle kolaylıkla bilebileceğimiz bir dünya olsaydı aynı lezzeti vermezdi. Orta Dünya yalnızca birbirlerinden farklı yerlerden ve canlılardan ibaret değil elbette; okuyucuya verdiği mesajlarla ve bilge karakterleriyle bundan çok daha fazlası. Kahramanlık, dostluk, fedakarlık ve cesaret... Tüm bunlar Tolkien dilinden yavaş yavaş işlendiğinden olsa gerek üçlemenin sonuna geldiğimde epey hüzünlü bir halde buldum kendimi. Özellikle yazar Eowyn karakteriyle ben de dahil birçok kadının kalbini fazlasıyla kazanmıştır diye düşünüyorum. Bir kadın olmasının ötesinde, yiğitlik konusunda en güzel mesajların bu karakter yoluyla verilmesi güzel bir yöntemdi. Bu kitabın yazıldığı yılları ve dönemin kültürel özelliklerini düşünecek olursak Tolkien'in yılları aşan bir bilgeliğinin olduğunu memnuniyetle söyleyebilirim. Tolkien evreninin peşini bırakmayacağım, zaten bu saatten sonra bırakabileceğimi de sanmıyorum. Koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde bu evrene aşık oldum! Ah, bir elf olmayı öyle isterdim ki! Daha fazla içlenmeden incelemeyi bitiriyor ve herkesi bu evrenin kapılarını aralamaya davet ediyorum :')

Yüzüklerin EfendisiJ. R. R. Tolkien · Metis Yayınları · 201618.6k okunma

·

140 views

Yasemin

@Johanna ·

01 March 2021 11:49

Ah Tolkien ah, öksüz kalmış gibi hissediyorum şu an...

Undómiel

@okurloncasi ·

01 March 2021 12:19

Beni de ağlatacaksın şimdi 😑

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Undómiel