Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

241 syf.
·
Puan vermedi
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, tıp dünyası, ruhsal sorunlar üzerinde sistematik olarak çalışmaya başladığında, travmatik belleğin doğası ele alınan esas konulardan biri oldu. • "Travmatik rahatsızlıklar en sık görülen vakalar arasındadır. Demiryolu faciaları bu rahatsızlıklardan birçoğuna sebep olur ve hatta bu nedenle hekimler 'demiryolu omurgası' ifadesini kullanıma sokmuşlardır. Vagonlardan, at sırtından düşüşler ve savaşlarda yaşanan şoklar bunun en yaygın kaynağıdır." En büyük gelişmeler, duygusal taşkınlıklar, telkine karşı aşırı duyarlılık ve yalnızca anatomiyle açıklanamayan kasılmalar ve felç ile kendini gösteren ruhsal bir bozukluk olan histeri alanında yaşandı. Önceleri, dengesiz ya da hasta numarası yapan kadınların ıstırabı olarak değerlendirilen; ismi latince "rahim" kelimesinden gelen histeri, zihnin ve bedenin gizemlerine de bir kapı açtı. • "Bir histeri vakasını tanımamak ya da tedavi etmemek belki de o kadar mühim değildir, ancak daima çok mühim olan şey histerik vakayı başka bir şeyle karıştırmak ve olmadığı bir şey için tedavi etmektir. Bu şekilde yapılan tıbbi hataları ve sıklıkla işlenen tıbbi suçları hayal bile edemezsiniz(...) Kesilen kolları, kasılmalar yüzünden yarılan boyun kaslarını, yalnızca kramplar yüzünden kırılan kemikleri, hayalet tümörler yüzünden kesip açılan karınları ve özellikle sahte yumurtalık tümörleri yüzünden kasır bırakılan kadınlar saymakla bitiremezsiniz." Jean-Martin Charcot, Pierre Janet, ve Sigmund Freud gibi nöroloji ve psikiyatri alanının önde gelen bu ilk dönemin araştırmacıları; travmanın, özellikle de çocukluk dönemi cinsel istismar travmalarının histerinin kökenlerinde yattığını keşfetmişlerdir. Travmatik anılara "patojenik sırlar" ya da "ruhsal parazitler" olarak atıfta bulunmuşlar çünkü hastalar, başlarına gelen şeyi unutmaya çalıştıkça, anıları bilinçlerine gelmek için zorluyor, korkularını sürekli tekrarlayarak tuzağa düşürüyor. Janet, hocası Charcot'un Paris'in yoksulları için sığınak olan La Salpétriére'yi o dönemin modern bir hastaneye dönüştürmesine ayrıca araştırma laboratuvarı kurmasına yardım eder ve kendini histeri çalışmalarına adar. Esas ilgi alanı histeri fenomenini anlamak olan Charcot'un aksine Janet, hastalarını tedavi etmeyi hedefleyen ilk ve en önemli klinik uzmanlardan birisiydi.. kişilerin travma hakkında anlattıkları "anlatım belleği" ve travmatik belleğin kendisi arasındaki farka dikkat eden ilk kişi oldu. • "Günümüzde ruhsal ve felsefi problemlere dair bir fikir sahibi olmak isteyen iyi eğitimli her insanın bu müstesna zihin hastalığı ile alakalı bir şeyler bilmesi gerektiği kanaatindeyim; zira bu hastalık tüm dinlerin ve batıl inançların tarihinde kayda değer bir yer tutar ve hâlâ en cezbedici ruhsal sorunlarda mühim bir rol oynamaktadır." Histeri üzerine yaptığı ilk araştırmalara yön veren başlıca kavramlardan birinin saplantılı fikirlerin bu hastalıkta taşıdığı önem olduğunu; "ataklarda, somnambulizmlerde, hareket ve hassasiyet bozukluklarında karşılaşılan en göze çarpan belirtilerin çoğunun yalnızca bir dışavurum, hastanın kafasındaki bir kanının ifadesidir" diyor. Boston'da Harward Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin açılışı nedeniyle Rektör ve sinir hastalıkları profesörü tarafından öğrencilere patolojik psikoloji dersleri verilmesi istenmesiyle Janet, 1906 yılının Ekim ayının on beşi ile Kasım sonu arasında bu kitapta bulunan on beş dersi verdiğini kitabın önsözünde gururla ifade etmiştir: • "Bu onuru memnuniyetle kabul ettim ve hastanın zihinsel durumunu incelemenin kimi zaman birçok bozukluğu izah etmede nasıl yararlı olabildiğini göstermek için ve görünürde uyuşmayan semptomlara bir bütünlük kazandırmak maksadıyla iyi bilinen bir hastalık olan histeriye dair bazı temel psikolojik araştırmaları Amerikalı öğrencilere özetlemeye çalıştım." Histerinin ana semptomları'nı anlatırken "kendi hipotezine göre, histerinin karakteristik semptomlarını oluşturan şeyleri göstermeyi işaret ettiğini özellikle dile getirmekle beraber"; histerinin tarih boyunca pek çok insanın canından olmasına neden olduğunu: Örnek vermek gerekirse; cadılık ve şeytanla iş birliği suçlanan kişilerin aslında histerik belirtileri yüzden çesitli işkencelerle öldürüldüklerini belirtiyor.. büyük çoğunluğunun da kadınlar olması ve bu kötü şöhretin kadınların üzerine yıkıldığını açıkça dile getiriyor. Erkeklerinde histerinin semptomlarına sahip olduğunu örnekleriyle beraber kitapta net bir şekilde açıklamaktadır. Histerinin semptomlarının doğru teşhis edilmemesinden dolayı işlenen tıbbi suçların son verilmesi gerektiğinin üzerinde de önemle durmaktadır. • "Bir dönem histerinin çok ender görülen bir hastalık olduğunu söylemek modaydı; bildiğiniz üzere kötü bir şöhreti vardı, kelimenin kendisine dahi bir tür ayıp atfedilmişti ve insanlar bu utanç verici hastalığın sık görülmediğine kendilerini ikna etmeye çalıştılar. Bir tür milletlerarası ironi ile, Fransız doktorlar tarafından yapılan sayısız çalışmanın ardından insanlar histerinin yalnızca Fransız kadınları arasında görüldüğünü kabul etmeye heves ettiler, ki bu, kötü şöhretleri dolayısıyla kimseyi şaşırtmadı. Bu saçmalığa inanmayınız.(...)Irklar arasındaki fark da insan zihninin kurtulmakta zorlandığı şu budalaca şeylerden biridir. Tüm uygar uluslar artık aynıdır; aynı zihne, aynı bedene ve kabul edilmelidir ki, aynı ıstıraplara sahibiz. Eğer histeri başka ülkelerde sayıca daha az gibi görünüyorduysa da, bu öncelikle doktorların histeri vakalarını tanımaması yüzündendir, sonra da bu vakalara doğru isim vermediklerindendir." Akademik dili olsada ben kitabı okurken hiç zorlamamakla beraber, öğrendiklerimden zevk aldım. Dilimize çevrilmiş tek eseri olmasından da üzüntü duymamak elde değil. Okumanızı tavsiye ederim.
Histerinin Ana Semptomları
Histerinin Ana SemptomlarıPierre Janet · Pinhan Yayıncılık · 20208 okunma
·
271 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.